Laiklik nedir?

Laiklik nedir?
Atatürk'ün temel ilkelerinden biri olan laiklik; devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır. Laiklik nedir? Laiklik kavramının tarihi nedir?

Laik kelimesi evrensel anlamda bir ifadeye sahip olmakla beraber, Türkiye Cumhuriyeti içinde değiştirilemez bir kanun içerisinde bulunmaktadır. Özellikle bir devlet içerisinde her vatandaşın eşit ve özgürlüğünü koruyan en önemli ilkelerden biridir. Bu yüzden birçok kişi laiklik ilkesinin ne anlama geldiğini ve özellikle ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor.

Laiklik devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan bir prensiptir. Günümüzde laiklik terimi felsefi ve hukuki, siyasal bir anlamlarla yüklü devlet ve din ilişkilerine ait bir tarzı ifade etmektedir. Bu kavram için İngiliz ve Alman toplumunda seküler kelimesi kullanılmaktadır. Sekülerizm, din merkezli veyahut dinî öğeleri sosyal, hukukî ve siyasî anlamda tayin edici kılan bir yaklaşımın tersine, bunları sosyal, hukukî ve siyasî kümeden ayıran bir yaklaşımı tanımlar.

LAİKLİK İLKESİ NEDİR?

Laik genel anlamı ile kelime bazında ele alındığında dini olmayan kurum ve düşünce yapısı anlamına gelmektedir. Laiklik ise Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, karıştırılmaması ve din ile vicdan özgürlüğünün güvence altına alınmış olmasıdır. Bu konuyla ilgili Atatürk şu sözleri ile getirmiştir. ‘’Her birey, istediğini düşünmek istediğine inanmak, kendine özgü bir siyasal fikre sahip olmak ve gerekliliklerine bağlı olduğu dinin gerekliliklerini yapma veya yapmama özgürlüğüne sahiptir.’’

Özellikle laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünü ön plana çıkarmakta ve bunun koruyuculuğunu yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kanunları içerisinde laiklik ilkesi değiştirilemez ve değiştirilmesi söz konusu dahi edilemez ilkeler arasında yer alır. Bu yönüyle her insan özellikle dini açıdan özgür hale getirilmiştir.

LAİKLİK ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Laiklik kapsadığı ve içine aldığı pek çok unsur ile beraber farklı özelliklere sahiptir. Bu konuda Atatürk''ün sunduğu laiklik ilkesini tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bilmesi, özgürlük ve vicdan açısından çok önemli olduğu dile getirilir.

 Din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin her birey kanun önünde eşittir.
Yönetim, hukuk ve eğitim alanlarında akıl ve bilim esas alınır.
Toplumun ihtiyaçları göz önünde bulundurulmak suretiyle devlet yönetimi; akla, bilime ve gerçeklere dayalı şekilde ele alınır.
Devlet din ve mezheplere farklı olan ve hatta inanmayan insanlara her zaman aynı oranda uzaklıktadır.
Laiklik toplumun dini gerekliliklerini sosyal bir ihtiyaç olarak ele alır.
Din ve mezhepten kaynaklanan sınıf farklılıkları laiklik sayesinde ortadan kaldırılır.



LAİKLİK İLKESİNİN TÜRK TOPLUMUNA SAĞLADIĞI FAYDALARLAR

Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluşu ile beraber getirilen laiklik ilkesi Türk toplumuna çok önemli faydalar sunmuştur.

Din ve devlet işleri ayrılarak insanların din ve vicdan özgürlüğü sağlanmıştır.
Din ve mezhep farklılığı gözetilmeksizin toplum içerisinde barış sağlanmıştır.
Kadın haklarının geliştirilmesine olanak vermiştir.
Hukuk geliştirilmesinin sağlanması daha kolay hale getirilmiştir.
Yabancı devletlerin toprak sınırları içerisindeki azınlıkları bahane ederek iç işlere karışmasına engel olunmuştur.
Akla, bilime ve gerçeğe dayalı özgürce modem bir toplum üzerinden devlet sistemi eşliğinde Türkiye''nin Çağdaşlaşması güçlendirilmiştir.

HUKUKA GÖRE LAİKLİK

Hukuki tanımlara göreyse laikliğin en yaygın tanımı basitçe devlet ile din işlerinin ayrılmasıdır. Devlet nezdinde bir dine inanıp inanmama meselesi kişiyi ilgilendirir ve kendisi devlet olarak hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Buna bağlı olarak devlet, dini esaslara dayanan kanunlar yapamaz ve bütün dinlere eşit mesafede durur. Ayrıca laikliği benimsemiş bir devlet dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. Bununla birlikte din adına devlet düzenini bozacak davranışları önlemekle yükümlüdür.

TÜRKİYE’DE LAİKLİK

Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması yolunda hukuk alanında atılan adımlar ve yapılan devrimler neticesinde Cumhuriyet döneminin en önemli çağdaşlaşma hamleleri ceza hukuku ve medeni hukuk düzenlemeleri olmuştur.

Kadın veya erkek, kişisel kanaatlerine bağlı olmaksızın tüm vatandaşların eşit yasal haklara sahip olmaları ve hukuk birliğinin tesis edilmesi bu alanlardaki düzenlemeler ile gerçekleştirildi. Bir ulusal devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde ulus ne bir ırk, ne de bir ümmettir. Ulus, haklarını akla göre düzenleyen toplumdur. Bu bakımdan egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olması demek, devletin “lâik” olması demektir. Anayasanın 24. maddesi, lâikliği, rasyonalist felsefenin çözümlemesine göre bu şekilde tanımlamıştır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar