Kur krizi, zam yağmuru sonrası 300 bin TL'nin altında sadece 1 otomobil kaldı

Kur krizi, zam yağmuru sonrası 300 bin TL'nin altında sadece 1 otomobil kaldı
Türkiye'de son dönemde yaşanan kur krizi ve beraberinde zam yağmuru sonrası otomobil sahibi olmak isteyenlere hayal olmaya başladı. TL’nin değer kaybı akabinde hızla artan fiyatlara bir de ÖTV eklenince etiketler bir anda 300 bin bandını geçti.

Sadece 3 hafta önce 18 otomobil yüzde 50’lik vergi diliminde yer alıyordu. Bugün ise tabloya bakıldığında elde avuçta sadece 1 model kaldı. Böylece 2021 bitmeden en ucuz otomobil fiyatının da 320 bin lira bandını aşması bekleniyor.

Karar'dan Ali Yıldırım'ın haberine göre, ithal ağırlıklı otomotiv pazarı da bundan en fazla etkilenen sektörlerden biri. Alım gücü her geçen gün düşerken, kur ve ÖTV sıfır araç fiyatlarını daha ulaşılmaz bir hale getiriyor. Ağustos ayında güncellenen matrahlarla birlikte otomobil fiyatları yüzde 50 ÖTV etkisiyle düşerken, bugün bir ilk yaşanıyor. O dönemde hemen hemen 60 modelin dahil olduğu ‘en ucuz araçlar’ listesinden bugün eser yok. Daha 3 hafta önce yüzde 50’lik ÖTV diliminde 18 model yer alırken, geçtiğimiz süreçte sadece 1 araç yüzde 50 ÖTV diliminde kaldı. 2021’in sonlarına doğru ise yüzde 50 olan ilk baremin sektör için hiçbir anlamı kalmayacak.

araba-fiyatlari.jpg

Tabloda görüldüğü üzere matrah sınırında olan 4 modelin de fiyatlarının açıklanmasının ardından Fiat Egea Sedan Easy sadece giriş versiyonuyla ÖTV’ye direnmeye çalışacak. 244 bin 900 liralık etiketiyle model Türkiye’nin en ucuz otomobili olmaya devam ederken, fiyat olarak ona en yakın model ise 326 bin 900 lira ile Fiat Panda. Arada yaklaşık 82 bin liralık fark bulunuyor. Geçen hafta bu baremde 8 model yer alırken, 1 haftada 7 modelin daha elendiği görülüyor. 7 günde Kia Rio, Hyundai i10, Kia Picanto, Hyundai i20, Fiat Panda, Toyota Yaris ve Renault Clio modellerini de elimizde mendille yüzde 80’e uğurladık. Peki bundan sonra ne olacak?

Artan kur ve buna bağlı olarak değişen vergi dilimleriyle birlikte yakın zamanda dilimde tek kalan Egea da diğer arkadaşlarının yanına katılacak. Böylece yüzde 50 dilimi ortadan kalkacak ve en ucuz otomobilin fiyatı hemen hemen 320 bin TL bandından başlayacak. Ayağını yerden kesmek isteyen vatandaş Ocak 2021’de en ucuz otomobile 130 bin lira ödemesi gerekirken, Ocak 2022’de 350 bin liranın üstüne bile çıkması gerekecek. Sadece bir yıllık fark 220 bin lira olacak. Bu da yüzde 60’lık artışa tekabül ediyor.

46 AY ÇALIŞMASI GEREKEN ASGARİ ÜCRETLİ 82 AY ÇALIŞACAK

2021 için belirlenen asgari ücret 2 bin 852 liraydı. Bu dönemde en ucuz otomobilin fiyatı ise 130 bin lira. Bu şartlarda asgari ücretli bir çalışan Türkiye’nin en ucuz otomobiline sahip olmak için 46 aydan fazla bir süre çalışması gerekiyordu. 2022 için ise belirlenen asgari ücret 4 bin 250 lira oldu. En iyi şartlarda bile bakıldığında 350 bin liraya ulaşacak otomobil için daha fazla mesai yapılması
gerekiyor. Ocak 2022’de asgari ücretli bir kişi yine Türkiye’nin en ucuz otomobiline bine bilmesi için yaklaşık 82 ayını yemeden içmeden geçirmesi gerekiyor. Böylece asgari ücretin daha şimdiden kur ve vergi altında ezildiği görülüyor.

ARTAN KURLA YİNE KASA KAZANDI

Artan fiyatlar karşısında vatandaşların cebi gittikçe daralırken, devletin vergi gelirleri de artıyor. Bugün yüzde 80 ÖTV diliminde yer alan bir otomobilin hemen hemen etiketinin yarısını vergi
oluşturuyor. Böylece tüketici bir otomobil kendine bir otomobil ise devlete almış oluyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı verileri bile gerçeği ortaya koyuyor. Kasım 2021 aylık bütçe verilerine yansıyan tabloya göre, hükümetin özel tüketim vergisi gelirleri yılın ilk 11 ayında geçen yıla göre, motorlu taşıtlar (II) kaleminde yüzde 50 arttığı görülüyor. Pandemiye rağmen 38.4 milyon lira olan ÖTV geliri, Ocak-Kasım 2021’de 57.7 milyon liraya ulaştı. Böylece hedeflerin çoktan geçildiği tabloya yansıyor

Şehirde soluksuz 350 kilometre

Elektrikli araçların menzilleri uzadıkça tüketicilere daha mantıklı gelmeye başlıyor. Türkiye’de uzun bir süredir bu alanda Zoe ile boy gösteren Renault, güncellediği modeliyle artık daha fazla menzil sunabiliyor. Fabrika verisine göre, şehir içinde neredeyse 400 kilometre menzile ulaşan otomobil, bizim testimizde 350 kilometreyi ek voltajsız gitmeyi başardı.

Otomotiv sektöründe elektrikli dönüşüm beklenenden erken başlıyor. Tüm dünyayı sarsan ve Türkiye’de de az da olsa etkisini gösteren ‘diesel gate’ skandalından sonra markalar yüksek cezalardan sıyırmak için düşük emisyona önem vermeye başladı.

Böylece elektrikli otomobiller daha çok ön plana çıktı. Türkiye’de satılan ilk elektrikli otomobil modellerinden biri Renault Zoe de bu alanda başarılı örneklerden biri. Bu hafta test konuğumuz olan model, küçük boyutu ve uzun menziliyle tüketicinin dikkatini çekiyor. Yaklaşık 1 hafta boyunca kullanma fırsatı bulduğumuz otomobilde şehir içinde 350-400 kilometrelik menzile ulaşmak hiç de zor değil. Büyükşehirlerde büyük avantaj sağlayan Zoe E-Tech, büyük logosu elmas kesim krom çizgilerle oldukça sporcu bir görünüm çiziyor.

Aracı şarj etmek için büyük Renault logosunu açmak yeterli oluyor. Yüzde 100 LED far tasarımı ve boyutuna göre oldukça iyi duran 16 inç’lik jantlarla araç oldukça iyi tasarlanmış. Biraz daha küçük bir Clio hissi uyandıran otomobilin iç mekânında da geniş bir alan sunuluyor. Ön kısımda sürücü ve yan yolcu için oldukça iyi bir alan sunulurken, arka kısımda da 2 kişinin rahatlıkla seyahat etmesine imkân sağlanmış. Easy Link özelliğine sahip dokunmatik multimedya ekranı birçok özelliği bir arada sunarken, minik tasarımıyla elektronik vites topuzu da minimal tasarımı tamamlayan detaylardan. Aracın içinde bulunan birçok detay ise yüzde 100 geri dönüşüm malzemelerinden tasarlanmış. Renault Zoe E-Tech’in en önemli özelliği yüzde 100 elektrikli olması.

Akaryakıt maliyetini sıfıra indiren model, neredeyse servis masrafı bile yok. WLTP formuna göre, 52 kWh batarya kapasitesine sahip olan aracın menzili hemen hemen 400 kilometre. Tabi bu hız, hava sıcaklığı, ısıtma veya klima, eco moduna göre değişim gösteriyor. Biz ise şehir içinde 350 kilometrelik menzile ulaştık. Fabrika verisi olarak 135 kilometre hız yapan model, Mod B ile rejeneratif frenleme yaparak ek güç bile sağlıyor. Araç ev tipi prizlerle 25 saati bulan sürede şarj olurken bunu lokal soketli istasyonlarla 14 saate kadar düşürmek mümkün. Halka açık şarj noktalarında (AVM, KAFE VB.) güç ünitesine göre 2-7 saat arasında değişen aralıklar yüzde 100 dolum için yetiyor. 50 kw DC şarj istasyonlarında ise 1 saat kalmak yetiyor. Bu noktada 30 dakikada 150 kilometrelik menzile ulaşmak mümkün. Yola tutunma ve konfor konusunda da emsallerini aratmayan modelin başlangıç fiyatı şimdilik 674 bin lira.

Hafif ticaride de aslan gibi büyüdü

Peugeot, Kasım ayında Türkiye pazarındaki SUV liderliğini korudu. Yılın 11’inci ayında hafif ticari araçlar (HTA) sınıfında yüzde 10,9’luk pazar payı elde eden marka, geçen yıla göre, 4.9 puanlık bir artış yakaladı. Peugeot Türkiye Genel Müdürü İbrahim Anaç “SUV segmentinde yakaladığımız başarıyı sürdürdüğümüz için mutluluk duyuyoruz. Aralık ayında da bu grafiğimizi devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bununla birlikte hafif ticari araç segmentinde de ciddi bir büyüme trendi yakaladık. Hafif ticari araçlar sınıfında yılın ilk 11 ayı toplamında yüzde 5,9’luk pazar payı ile 4’üncü sırada yer alıyoruz. Geçtiğimiz seneye göre yüzde 1,7’lik bir yükseliş yakaladık. Hafif ticari araç pazarı Ocak-Kasım 2021 döneminde, geçen sene aynı döneme göre %27 büyürken, bizim satışlarımız %80 arttı” dedi.

Motor Aşin 50 yaşında

Motor AŞİN, bu yıl 50’nci yaşını kutluyor. 50’nci yıl buluşmasında konuşan Motor AŞİN CEO’su Saim Aşçı “50 yıl sadece bir sayıdan ibaret değil, bize göre bir ömürden fazlası. 50 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 30-34 milyonken, şimdi 83, 84 milyonları konuşuyoruz. 50 yıl önce yaklaşık 1960’larda her 100 kişiden 3 kişiye 1 otomobil düştüğü bir dönemden şu anda Avrupa’da her 2 kişiden 1 kişiye, Türkiye’de her 6-7 kişiden 1 kişiye otomobil düşecek şekilde bir gelişim var. Dünyada inanılmaz bir dönüşüm var. Önümüzdeki 50 yıl, bundan önceki 50 yıla göre 5 kat, 10 kat hızlı değişim gösterecek. İnanın bundan sonraki 5 yıl geçmişteki yüzyıldan daha değerli, daha hızlı olacak. Dolayısı ile bu dönüşüme, bu değişime bir şekilde adapte olmak gerekiyor” dedi.

Oyak Renault’ta direksiyona Doğu geçti

Renault Group Otomotiv A.Ş.’de CEO’luk görevine getirilen Hakan Doğu, Oyak Renault’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’na atandı. Öte yandan 1 Ocak 2022 tarihi itibarıyla geçerli olmak üzere Oyak Renault Otomobil Fabrikaları Genel Müdürlüğü’ne, 1992 yılından bu yana Oyak Renault bünyesinde lojistik yönetiminden Araç Fabrika Direktörlüğü’ne kadar çeşitli görevlerde bulunan ve son olarak yine Renault Group bünyesinde Slovenya Revoz Fabrikası Genel Müdürlüğü görevini yürüten Kaan Özkan atandı. Nisan 2018’den bu yana Oyak Renault’nun Genel Müdürlük görevini yürüten Antoine Aoun, bu yılın sonunda emekli olarak Renault Group’tan ayrılacak. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten François Provost, Yönetim Kurulu’nda üye olarak görev yapmaya devam ederken, Ghislain Hugues Franck Himber ise Yönetim Kurulu üyeliğinden ayrıldı.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar