Rahmetli Demirel ''''Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.'''' demişti. Son birkaç günde olanlara baktığımızda sözün ne kadar da doğru olduğu ortaya çıkıyor. Fakat bu defa durum çok daha karışık bir vaziyette…
Bir tarafta ille de aday olacağım diyen Kılıçdaroğlu, diğer tarafta ''''kazanacak aday'''' diyen Meral Akşener. Bir tarafta Cumhur İttifakı''nın dahi istediği bir aday, diğer tarafta ise aday olmasın diye önü kesilen bir belediye başkanı.
Bütün bunlar gösteriyor ki…
Kimin kimden korktuğu çok açık…
Halkın kimi desteklediği çok açık…
Halkın kimi desteklemediği de çok açık…
Fakat Kılıçdaroğlu''nu seven partililere sorarsanız ''''Kılıçdaroğlu''na komplo kuruyorlar.''''
Neden mi?
Çünkü Kılıçdaroğlu''na yakın olanlar İmamoğlu''na yakın değil. Yani mesele kazanmak değil. Mesele ''''Benim yakın olduğum kişinin kazanmasıdır.''''
Saraçhane''deki ilk toplantıda yuhalanan iki isim vardı biri Cumhurbaşkanı Erdoğan diğeri de Kılıçdaroğlu…
Bilmem anlatabildim mi?
Ekonomi gündemi
Türkiye''de siyaset asıl konuşulması gerekenleri boğuyor. Son birkaç günde konuştuğumuz şeyler halkın gündemini, asgari ücretlinin gündemini, öğrencinin yaşadığı sıkıntıyı yakalamıyor.
Mahkemelerdeki icra dosyası sayısı 24 milyonu aşmış görünüyor.
''''2022''nin ilk beş ayında borcunu ödeyemediği için yasal takibe girenlerin sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 83 artarak 748 bin 437 kişi oldu. BDDK''nin birinci çeyreğe kadar paylaştığı verilere göre, ödenmediği için takibe giren kredi tutarı, Mart 2022 itibarıyla 163 milyar TL…''''
İlk beş aydan sonraki verileri bulamadım ama muhtemelen o da farksız değildir...
Evinde kiracı olan her 3 kişiden 1''i ev sahibiyle davalık olmuş durumda.
Asgari ücretliye zaten girmiyorum bile…
Asgari ücretli olmasına rağmen icra takibi sebebiyle maaşının 4''te 1''ine el koyulan vatandaş sayımız kaç acaba? Bu kadar icra dosyası varsa bu kadar da dram var demektir.
Asgari ücret memur maaşını yakalamak üzere, öğretmenlerimiz ek iş yapıyor. Parası olanın değil, borçlu olmayanın zengin diye nitelendiği bir Türkiye''de yaşıyoruz.
Evet, hakikaten Türkiye''de siyaset asıl konuşulması gereken gündemi boğuyor. Elbette cumhurbaşkanı adayı da çok önemli… Fakat Altılı Masanın liderleri bütün mitinglerine boş bir tencereye vurarak çıksa daha etkili olur.
Bu seçim kim kazanacak kim yönetecek seçimi değil. Kim doyacak, kim aç kalacak seçimidir.
Bu seçim donatılmış sofraların değil, boş tencerelerin seçimidir.
Borçsuzların değil, icralıkların seçimidir.
Yeni bir umut arayanların değil, umudunu kaybedenlerin seçimidir.
Eğer bütün bunları doğru bir dille ve doğru bir şekilde halka aktarırsanız cumhurbaşkanı adayınızın kim olduğu önemsizdir.
20 yıllık iktidar ve son 5 yıllık ağır krize rağmen muhalefette bir aday belirleme korkusu varsa, bu ancak ve ancak komiktir. Halkın gündemi yine halkın kendisine doğru bir şekilde aktarılırsa seçim kazanılır.
Aksi takdirde iyi bir hatip bulmak için kapı kapı gezersiniz…
Erdoğan ve İmamoğlu
İkisi de futbolcu kökenli.
İkisi de iyi hatip.
İkisi de İstanbul Belediye Başkanlığı yaptı.
İkisine de hapis cezası geldi.
Ve en önemlisi…
İkisi de Karadenizli.
Yani dişe diş bir rekabet gibi görünüyor. Bakalım bu rekabete izin verilecek mi, yoksa Türk siyasi tarihinin en büyük hukuksuzluklarından biri olarak kayıtlara mı geçecek?
Ha bir de şu var…
Karadeniz dışındaki bölgelerde yaşayanlara sesleniyorum:
Biraz sosyal olun, biraz cesur olun, biraz aktif olun ya hu (!)
