Juve deplasmanda Portekizlileri saf dışı bıraktı! Zafer Arapkirli yazdı...

2020 senesinden başlayarak 2 seneyi aşkın bir süre dünyada hemen her şeyi alt üst eden Coronavirüs pandemisinin en çok etkilediği alanlardan biri de futbol, özelde de Avrupa futboluydu.

Hem tek tek takımların, hem ulusal liglerin, hem de Avrupa Kupalarının, deyim yerindeyse “gazının kaçtığı” 2 seneyi aşkın bir süreyi geride bırakırken, bu yılın bahar aylarına geldiğimizde hem Şampiyonlar Ligi’nde hem UEFA Avrupa Ligi’nde hem de (kimse kusura bakmasın) benim hâlâ varlığını anlayamadığım UEFA Konferans Ligi’nde, eskinin kalitesine ve heyecanını arar olduk.

Evet... Kıran kırana ve oyun kalitesi yüksek tek tek maçlara tanık oluyoruz ama, “eski günlerin” o fırtına gibi esen Bayern’lerini, Manchester United’larını, Liverpool’larını, Barça’larını arıyor gözler.

Tabii ki, Real’e, Manchester City’e, onlarla birlikte Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kalan “İki Milan Devi”ne saygısızlık etmek istemem.

Ama, yukarıda saydıklarımın “denklemden düştüğü” bir Avrupa arenası, yüzde yüz zevk vermiyor insana.

Perşembe gecesi oynanan maçlara baktığımızda, Juventus – Sporting eşleşmesi, belki de gecenin tek “üst düzeyde ilgi uyandıran” maçı denebilirdi. Onlar da kendi liglerinde şampiyonluk iddiası bile kalmamış ekiplerdi.

Bu sene, City olmasa, Şampiyonlar Ligi’ne İngilizsez devam edilecekti. İtalyanlar, İspanyollar ve Portekizliler , yani Güney Avrupa takımları, adeta İngiltere – Almanya ikilisine zirveden “nanik” yapar gibi finallere doğru ilerliyorlar.

İlk maçta kendi sahasında 1-0’lık avantaj yakalamış olan İtalyan ekibi, Lizbon’un Estadio Jose Alvalade Stadyumu’nda, daha 8’nci dakikada neredeyse 15 kişilik bir karambolde, Rabiot’un ayağından 1-0 öne geçinde, erkenden havaya giriverdi.

Ama 10 dakika sonra, yine aynı oyuncu (Rabiot) sakar bir penaltı ile Ugarte’yi ceza sahası içinde indirince, ev sahibi Sporting, Lizbon’lu taraftarları ateşlemeye yetti.

Penaltıyı gole dönüştüren M. Edwards, takımıyla birlikte Juve kalesinde ilk yarının geri kalan kısmında 10 dakika süren bir kabus yaratmayı da başardı.

Ama Di Maria, Vlahovic ve Chiesa’yı Juve forvetlerinin orta saha ile uyumu yeniden tesis etmesi sonucu, konuk İtalyan ekibi, yeniden toparlanıp, Sporting’in başını ağrıtmaya başladılar.

İlk yarı skoru, her iki tarafından iştahını kesmeyi başaramayan 1-1 olarak yazılıydı skorbordda.

Sporting için, ikinci yarı “Ya hep ya hiç” anlayışı ile oynanan ve bizim tribünlerin çok sevdiği “Vur kır parçala, bu maçı kazan” moduna girdiği bir maça dönüştü.

Juve teknik direktörü Massimiliano Allegri, 70 – 78 arasında 4 değişiklik birden (Milik, Pogba, Gatti, Kostic) yaparak skoru 1-1’de tutup kontratak aramanın derdine düşerken, Sporting, son 20 dakikada rakip kaleyi adeta “muhasara” altına alıyordu.

Ama bu tür oyunlarda , yine bizim tribünlerden ödünç “Ölümüneee ölümüneee, ölümüneee” anlayışı ile yapılan bilinçsiz bindirmeler, tavlada geriden gelip 5/5’ler ve 6/6’lar atmaya benzer.

Her zaman da gelmez o zarlar.

Nitekim öyle de oldu.

Portekiz ekibinin “eline” o zarlar gelmedi.

Neticede 1-1 biten maçın kazananı, ilk maçı alan Juventus oldu.

Leverkusen (U.S. Gilloise’yi yenip) ve Sevilla’nın (Manchester United’ı yenerek) da net skorlarla rakiplerini geçtiği UEFA Avrupa Ligi’nde, İtalyanlar bir önceki gece yarı finallere çıkardıkları 2 takima, bir tane daha ekliyordu.

Ne derseniz deyin.

Bu yıl bu Avrupa ligleri pek tat vermiyor.

Ben mi çıtayı çok yükseğe koyuyorum? Bilmem?

Belki yavaş yavaş o görkemli Avrupa yıllarını arayan “eski nesil” haline geliyoruz.

Kim bilir?

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları