Rusya''daki Sönmeyen Ateş Anıtı''na idrarını yapan 3 Türk hapis cezasına çarptırılmış.

Şimdi ben bu konuyu idrar yolları, idrak yolları ve diplomasi açısından ele alacağım.

İşeyen kimdir bilmiyorum.

Ama hissiyatım o yönde ki bunu yapan 3 kişi de erkek.

Kadın olsa kurtuluşu yok ama erkek olunca bir bahane var.

Ortak savunma şu olabilir "Efenim ben prostat hastasıyım. Nerede bir anıt görsem işeyesim geliyor. O anıtı oraya koyanın hiç mi kabahati yok? Diğer arkadaşlarım da benim idrarım ellerde yabancılık çekmesin diye işediler. Her üçümüz de bilinçli olarak işemedik. Ben prostattan dolayı, arkadaşlarım da benden dolayı işediler".

Yukarıdaki idrar yolları temelli savunma işe yaramazsa hemen idrak yolları savunmasına geçilir.

Buyurun o savunmaya…

"Vallahi biz burada anıta işemenin yasssağ olduğunu bilmiyorduk.

Bizim ülkemizde her ağaç altına çaktırmadan işeriz, kimse de bir şey demez. Gezi Parkı olaylarında deri pantolonlu, üstleri çıplak insanların bir bacımıza işediğini söylediler. İşeme olmadığı ortaya çıktı. Ama o olmayan sidiğe bir ceza bile kesilmedi. Orda sidiğe ceza yoksa burada neden olsun ki? Sidik sidiktir. Ahan da buraya yazıyorum, şu mapıshaneden çıkalım, bir daha Rusya''ya gelirsek ne olalım? Aslanım memleketimin yoluna, otoban kenarına, ağacına işeriz daha iyi."

Ve gelelim olayın en can alıcı kısmı olan diplomatik savunmaya.

Bu savunmayı yaparlarsa dostum Putin kesin korkudan altına eder.

"Eyy Putin, sen orduna, teknolojine, doğal gazına filan güvenme. Bak delikanlı gibi geldik, şar şar şar işedik. Var mısın bizimle sidik yarıştırmaya?"