Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Halim Bahadır

Halim Bahadır

Yazar

Hasta değil, yağsız ya da yağlı müşteri…

Hayatı ne kadar steril ortamlarda, ne kadar varlıklı, iyi yaşarsan yaşa, günü geldiğinde beden arıza vermeye başlayacaktır. Ruh da öyle olacaktır kuşkusuz, ama ölçümlenmesi zor olduğu için kalsın şimdilik bir kenarda. Ve ben hayatını iyi koşullarda yaşayan biri değildim. Bedenime yolda bulunmuş ve çok sayıda kopyası, yedeği varmış gibi muamele çekmişim. Ve elbette ki kendileri sen misin bana bunu yapan usta diye tavrını açıktan ortaya koymaya başlamıştır. Artık önlem alma zamanıydı. Daha fazla geç kalmak iyi olmazdı. Arada bir de olsa doktorların karşısında boy göstermek sağlık açısından şarttı. Senin için de usta…

Arızalar ufaktan alarm zillerini çalıyordu. Şimdilik devasa bir sorun yok gibiydi, ancak önlem almak koşuluyla elbette. Beden anla beni diye sinyal veriyordu. Ve fena halde işkillenmeye başlamıştım. Sanırım ufak bir depresyon da tetikliyordu bu durumu. Çalmak gerek doktorun kapısını. Doktor milleti ya derdime çare bulacaktır ya da kötü haberler vererek kalan ömrümde sıkıntı yaşayacaktım. Haber en kötüsü değilse ne ala. Beklemiyorum tabii ki. Ama hayat bu, belli olmazdı.

Derdimin ameliyat gerektirdiğini düşündüm aldığım duyumlara, şehir efsanelerine ve yaşananlara baktığımda. Yahu saçmalama böyle dedim sonra, en iyisini doktor bilir. Davran bakalım usta. Yıllardır tanıdığım bir doktora başvurdum. Muayene etti. Tetkikler yapıldı. Sonuçları geldi. Her şey konuşuldu, tartışıldı. Yanılmadım. Ameliyat dedi doktor. O anda bilmiyordum elbette, ancak daha da can sıkıcı olanı duymaya az kalmıştı. Olacakları şöyle özetledi doktor, arada bir bakışlarını kaçırarak:

"Bu meslekte öpülmek denen bir kavram var hoca artık. Diyeceksin ki ne? Şu: Teorik olarak devlet, SGK, vakıf, özel, azınlık hastanelerinde ameliyat olabilirsin. Hepsinde fiyat ve muamele farklıdır. Bazısında az para verdiğin için azarlanırsın bile. Bazısında ise iyi para verdiğin ya da verme olasılığın güçlü olduğu için yağlı müşteri muamelesi çekilir, el üstünde tutulursun. Çok iyi araştırma yapman, en az beş ayrı hastaneden fiyat alman, koşullara bakman, doktorları sıkı bir incelemeden geçirmen ve mutlaka da tanıdık biri şart. Yoksa fena halde öpülürsün..."

"Yani hasta değil, artık kelimenin tam anlamıyla birer müşteriyiz" dedim müstehzi bir ifadeyle.

Tereddüt etmeden "Evet," dedi doktor, "ancak müşteri olmak da yetmez, en iyi müşteri yağlı olandır, sistem böyle."

"Peki, beni en az öpecek birini bulabilir miyim sence doktor" dedim.

Birkaç saniye düşünür gibi yaptı.

"Kuşkusuz devlette çalışan iyi doktorlar da var" dedi, "ancak özel sektör süper olanaklar sunup alıyor doktorları bünyesine. Yani oralarda da tedavi mümkün tabii ki. Ancak kral muamelesi görmek istiyorsan kıyacaksın paraya. Başka çare yok.  Unutma, yağlı müşteri her yerde, her zaman tedavinin alasını görür..."

"Yağsız olanların başı her zaman belada yani" diye söylendim.

"Onlar mı? Bak hoca, bu memlekette sağlık alanında epey iş yapıldı. Hatta bazıları buna devrim bile diyor. Ancak unutmamak lazım ki, tarihin her döneminde her devrimin kapsama alanı dışında kalmıştır yağsızlar" dedi doktor...

Bir süre düşündüm. Sonra da "Usta sıkıntın bağırıp çağırana kadar uzak dur doktorlardan" diye söylendim ve eyvallah dedim doktora.

Aradan epey yıl geçti. Maşallah, doktordan iyi durumdayım…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları