Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

Gündemden uzaklaşmanın imkânsızlığı

Türkiye''de pek çok kişinin hayallerinden biri, işi gücü bırakıp Ege''de bir sahil kasabasına yerleşerek orada siyasetten, hırstan, kin ve nefretten uzak bir yaşam sürmektir. Çünkü hikâyenin sonuna yaklaştıkça herkes aslında en çok kendini ihmal ettiğini fark ediyor fakat çoğunlukla da iş işten geçmiş oluyor. İşte Ege''ye yerleşmek isteyen kişinin sosyolojisi de tam olarak burada yatıyor. Çünkü Türkiye''nin gündemi insanın yalnızca sosyal yaşamını değil aynı zamanda özel yaşamını da istila ediyor.

Özellikle son birkaç senede insanımız üzerinde artan ekonomik baskı ve buhran neticesinde özel yaşam kavramı neredeyse tamamen Türkiye gündemi tarafından işgal edildi.

Eskiden insanlar mesai saatleri bittiğinde "Günün geri kalanı benim" diyordu. Şimdi ise mesai saatleri içinde yalnızca işe odaklandıkları için gündemi ve ekonomiyi düşünmemenin verdiği rahatlıkla daha iyi çalışıyorlar. İş yerinden çıktığı anda Türkiye''nin bütün sıkıntı ve stresi etraflarını sarıyor.

Evet, bu hükümet farkında olmadan Türk insanını işkolik yaptı.

Şöyle arkadaşlarınızla iş yaşamınızın dışında yaptığınız sohbetleri bir düşünün...  Kaçında "nerede eğlensek" diye konuştunuz. Ya da kaçında "Para var ama huzur yok be..." dediniz. Hatta tam aksine toplumun çoğunluğu "Para da huzur da yok" demeye başladı.

Sokak röportajlarında izlediğimiz liseli gençler dahi en çok eğlenmeleri gereken yaşlarda ülke gündeminden dert yakınıyorlar. Kısacası büyüğünden küçüğüne, yaşlısından gencine ülke gündeminden uzaklaşmak neredeyse imkânsızlaştı.

Gündemin dışında konuştuğunuzda ise hemen yapıştırıveriyorlar "Ülke yangın yeriyken sen nelerden bahsediyorsun." diye. Yani gündemden kaçış yok!

Kaçmanın tek bir yolu var o da Ege''de sahil kasabasına yerleşme hayalini gerçekleştirmek. Hakikatlerin içinde sıkıştık kaldık maalesef. Hayal kuran herkesi aşağılayan bir topluma dönüştük. Peki, bu yalnızca bugünün sancısı mı? Hayır!

Aslında benim şu anda yakındığım bu durumdan yıllar önce de yakınan en önemli isim Haldun Taner''miş.

Bakın ne diyor Türk edebiyatının usta kalemi:

"Bir ada arıyorum. Gevezelikten, boş lâftan uzak. Konuşmuş olmak için konuşmak, yasak. Her şeyin azı ve özü revaçta adada. Ve de bilhassa susmak. Çevreyi zırva ile kirletmemek, elâlemi çocuk yerine koymamak, yavan gerçekleri yeni bulunmuş vecizeler sanıp gevelememek, ada muaşeretinin ana ilkeleri. ''Ağzı lâf yapar'' tanımı küfür sayılıyor ada sakinlerince. Hele konuşmasının boş içeriğini yüksek sesle konuşup bastırdığını sanmak, ayıbın ayıbı."

Ve yine şöyle ekliyor usta kalem:

"Bir ada arıyorum. Politikadan uzak. İktidar hırsı yok. Kendinden başka düşünene tahammülsüzlük yok. Herkes eşit adasever. Kimi kıyısını, kimi yamacını, tepelerini, çamlıklarını… ''Mademki benden değilsin, öyleyse bana karşısın'' ham görüşü uğramamış adaya. Seçim sorunu, oy dalgası, partiler, koalisyon, Çince gibi sözcükler kullanılmıyor ada sakinlerince. Siyaset yok ki siyasi suç kalsın."

Evet, geldiğimiz noktada gündemden kaçamıyor ve hayal kuramıyoruz. Umarız bir gün özel yaşamımız ile toplumsal yaşamamız birbirinden ayrılır. Türkiye''nin gündemi bizim özel hayatımızı işgal etmeyi bırakır. Aksi takdirde ben de Haldun Taner gibi bir ada aramaya başlayacağım.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları