Spor, doğası gereği her zaman rekabet barındırır. Bizler de içimizdeki bu rekabet ve kazanma duygusunu tatmin etmek için ya bir mücadele veririz ya da mücadele veren kişileri izleyerek empati kurarız. Bu durum binlerce yıldır süre gelen bir süreç. Teknolojinin ve medeniyetin gelişimi sonucunda dünya giderek küçüldü. Artık Brezilya''nın bir kasabasındaki bir halı sahada oynanan maçı Türkiye''de evimizden canlı olarak izleyebiliyoruz. Her an her konuda yeni yüzler yeni akımlar ve felsefeler çıkıyor önümüze. Sosyal medya sayesinde süratlenen bu sürece artık çok alıştık. Bir hafta içerisinde tanıdığımız yeni akım ve fenomenler iki hafta sonra piyasadan hızla siliniyor. İnsanlar gündemde daha fazla kalabilmek için sürekli bir arayış içerisine girdi. Kendi çizgilerinden çıkarak popüler olan ne ise onu yapmaya başladılar. Neyse ki bu durum spor mecrasını henüz tam anlamıyla etkisi altına almadı. İcra ettiği sporun dışında yaptığı açıklamalar ya da eylemler ile gündeme gelen sporcular olmuyor mu, tabii ki oluyor. Ama o kişiler ve söylemleri işin kaçınılmaz magazin tarafında kalıyor. Saha içerisinde her şey çok farklı. İş parke, yeşil saha, atletizm pistine taşınınca akan sular durur. Rekabet ve kazanma duygusunun tavan yaptığı bu anlarda ne akımlar ne de söylemler hatırlanır. Sadece ve sadece saf emek, ter ve mücadele sergilenir.
Popüler kültürün fenomenleri ve akımları her ne kadar her alanda karşımıza çıksa da spor mecrasında da bazı büyük sporcular başarıları, saha içi tavırları ve duruşuyla kendini bir fenomen haline getirebiliyor. Cristiano Ronaldo, Messi, Neymar, Mbappe bunlar günümüzün fenomen futbolcuları. Özellikle Ronaldo ve Messi''nin her hareketi, gol sevinçleri, giyim tarzları, yedikleri yemek gündem oluyor. Bilhassa gençler ve çocuklar bu iki ikonik oyuncuya çok ayrı gözle bakıyorlar ki haklılar. Bu ikili çoğu kişinin itiraz edemeyeceği şekilde tarihin en iyi oyuncuları.
İşin futbol kısmını ele alırsak fenomenlik deyince aslında akıllara çok net bir isim gelir. Ronaldo Luís Nazário de Lima kısa haliyle Ronaldo ya da Ronaldo Nazário olarak biliniyor bu kişi. "El fenomeno" lakabını taşıyan Ronaldo kısa ama en şaşaalı kariyerlerden birine sahipti. Maradona sonrasında 90''lı yılların sonunda adından sıkça söz ettiren Ronaldo eşsiz bir oyuncuydu. 1.83 boyundaki Ronaldo inanılmaz bir patlayıcı hıza sahip ve aynı zamanda da boğa gibi güçlüydü. Bu özelliklerinin yanında iki ayağıyla da top üzerinde kusursuza yakın bir hâkimiyet kurabiliyordu. Bu hücum silahlarıyla önce Hollanda''da daha sonrada Barcelona ile İspanya ve tüm dünyada adından en çok edilen oyuncu oldu. Gazete manşetlerinde en iyi olarak anıldı.
1998 Dünya Kupası finali öncesinde Ronaldo odasında yerde titrerken bulunmuş ancak bu duruma rağmen Fransa karşısındaki ilk 11''deki yerini almıştı. Fakat finalin kazananı bir diğer fenomen olan Zidane''li Fransa olmuştu. Bu büyük yıkımın ardından şanssızlık onun yakasını bırakmadı. İnter''deki başarılı sezonun ardından Lecce maçında acılar içerisinde dizini tutan Ronaldo''ya Patellar tendon yırtığı tanısı konuldu. Uzun bir süre sahalardan uzak kalan fenomen Ronaldo, Lazio karşında sahaya çıktıktan kısa süre sonra yeniden aynı sakatlığı yaşadı. Bu büyük travmalara rağmen yeniden ayağa kalkan Ronaldo, 2002 Dünya Kupası''na damga vurarak kupayı kaldırdı. Turnuva sırasında yaptığı saç sitili ile adeta tüm dünyanın dikkatini çekti. Fenomen futbolcunun enteresan stili sokaklardaki çocuklardan 70''lik dedelere kadar büyük bir kitleyi peşinden sürükledi. İnternetin gelişimi ve futbolun endüstriyelleşmesinin başladığı döneme damga vuran Ronaldo''nun şöhreti her geçen gün daha da büyüdü. Dev markaların reklamlarında boy gösterdi, oyun kapaklarında yer buldu adına organizasyonlar düzenlendi. Futbol tarihinin o dönemki en yüksek transfer ücretleri ödendi onun için. Diğer ikonik oyunculara nazaran kısa bir kariyeri olmasına rağmen çok büyük etki bıraktı spor dünyasına. Birçok futbolcu onu idol edindi, insanlar saçını onun gibi yaptı, insanlar onun ürünlerini tüketti. Kısacası o her anlamıyla bir fenomendi.
