Geçtiğimiz Şubat ayında Akit TV'de bir programa katılan AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner ile sunucu Fatih Dağıstanlı arasında 'maklube yedin-yemedim' tartışması yaşanmıştı.

FETÖ ile özdeşleşen bu yemeği hiç bilmediğini, FETÖ ile yolunun hiç kesişmediğini ve hiçbir FETÖ mensubu arkadaşı olmadığını söyleyen Dağıstanlı'ya Metiner şu karşılığı vermişti: "E bizim Cumhurbaşkanı'mızın oldu. Sabah akşam da oturdular, getirdikleri listeyi milletvekili de yaptılar, önemli yerlere de atadılar. Cumhurbaşkanı'mız bütün bu imkanları açtı kendilerine."

Metiner'in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaşadığı FETÖ polemiği nedeniyle yeniden gündeme gelen bu ifadelere, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da değindi… Kılıçdaroğlu, itiraf gibi sözleri nedeniyle Metiner'e teşekkür etti.

AKP iktidarının FETÖ'ye bütün imkanları açmasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan "Ne istediniz de vermedik" diye sitemde bulunarak zaten ortaya koymuştu. Kaldı ki FETÖ'nün AKP iktidarında nasıl altın dönemini yaşadığı apolitik insanların bile hafızasında…

Metiner'in sözlerinde asıl odaklanılması gereken ise, "getirdikleri listeyi milletvekili de yaptılar, önemli yerlere de atadılar" ifadesidir. Çünkü FETÖ'nün siyasi ayağı bu noktada gizli.

Burada asıl aydınlatılması gereken, Erdoğan'a FETÖ'den gelen listede yer alan isimlerden kimlerin milletvekili adayı gösterildiğinden çok, o listeyi kimlerin getirdiğidir. Kimdi Erdoğan'a FETÖ adına liste getirenler? Şu an neredeler? Yurt dışında mı, cezaevinde mi yoksa bazıları gibi kollanıyorlar mı?

Şurası bir gerçek ki; FETÖ'nün siyasi ayağına giden yol, 2009'da askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlmeyi AKP'ye getirenler ile Erdoğan'a milletvekili yapılacaklar listesi sunanlardan geçer. Bu taleplerin iktidar partisine gelmesinin arkasında,  ortaya hiç çıkarılmayan FETÖ'nün siyaset imamı var.

Elbetteki liste getirenler, liste sunulanlarca biliniyor. Ama düşünün ki, devlet FETÖ'den az ya da çok arındırılırken devleti yöneten siyaset kurumu bu çeteden arınamıyor. Öylese buradan ortaya çıkan ve Ankara kulislerinde bu konu her gündeme geldiğinde konuşulan o dur ki, FETÖ'nün siyasi ayağı da, siyaset imamı da halen siyasetin içerisinde…

AYASOFYA'DA NAMAZI KILDIRMAK EN ÇOK KİMİN HAKKI?

Danıştay'ın ibadete açılması yönünde verdiği kararın ardından Ayasofya'da ilk Cuma Namazı bu hafta kılınacak. Namazı, Diyanet İşleri Başkanı kıldıracak ama bu kararı alınırken sanırım çok zorlanılmıştır.

Hani teknik direktörler futbolcuları formda olunca o haftaki maçın kadrosunu kurarken tatlı bir kararsızlık yaşar ya, işte bu da onun gibi bir durum…

Her ne kadar, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen malum merhumu ziyareti ve Atatürk'e hutbelerde yer vermemesi ile ünlü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yakışsa da, başka güçlü adaylar da vardı aslında.

Mesela, makaracı sefir Egemen Bağış, özel olarak bu görev için Prag'dan getirilebilirdi. Allah'ın sıfatlarını Erdoğan'da bulan AKP'lilerden, Erdoğan için salavat getirenlere kadar geniş bir yelpazede birçok isim var Ayasofya'da namaz kıldırabilecek.

Ama bu görev bence, BOP'ta Eş Başkanlığı'nı daha önce defalarca ilan etmiş ve Yahudi Cesaret Madalyası sahibi bir profile daha çok uyardı sanki. Böylelikle de eğer incindilerse Hristayan aleminin gönlünü almış oluruz…