Herkesin iyi ya da kötü bir amacı bir hedefi ve hayali vardır. Bazen biz farkında olmasak bile tamamlamaya çalıştığımız bir yapbozun içerisindeyiz hepimiz. Aklımız ve düşünce yapımızda herhangi bir sorun yoksa bu yapbozu tamamlama süreci ömrümüz boyunca sürer. Kimisi günler kimisi yıllar sürer bu yapbozların. Başardığımız ve tamamladığımız her hedef mental bütünlüğümüzü daha sağlam kılar. Bizler genellikle kendimiz hariç diğer insanların idea ve hayalleri ile içli dışlı olmayız. Aslında normal olanı da budur. Başkasının kayıp yapboz parçalarını ararken kendi amacımızdan uzaklaşıp büyük resmi kaçırabiliriz. Evet, kendi hayallerimiz dışındaki durumlara çok ilgi duymuyoruz bazı istisnalar hariç. Bu istisnalar da genellikle bizi hayata bakışları ve felsefeleri, başarıları ile etkileyen kişiler olur. Bazı kanaat önderleri siyasiler ve sporcuların hedeflerinde ilerlemeleri, mücadeleleri, zaferleri ya da mağlubiyetlerini dikkatle takip ederiz. Kimimiz bu kişileri kaydettiği ilerlemesinden örnek alır. Son dönemde ise daha önceki yazılarımda da bahsettiğim tarihin en ikonik sporcularından olan Lionel Messi kendi kariyerindeki yapbozun son parçasının buldu ve tarihin en şaşaalı kariyerini elde etti.
Bir futbol sever olarak çok şanlı bir dönemde dünyaya geldiğimizi düşünüyorum. Tarihin en büyük futbolcularını izleme fırsatı yakaladım. Benim futbol izlemeye başladığım zamanlar ile Cristiano Ronaldo''nun kariyer başlangıcı aynı zamana denk gelmişti. Kariyerinin tamamına şahitlik etme fırsatım oldu. Kendimce Ronaldo''yu yıllarca en iyi futbolcu olarak tanımlasam da bazı gerçeklerin farkındaydım. Her zaman rakip olarak karşılaştırıldı Messi ve Ronaldo. İkisi de kulüpleri için yıllarca ter dökerken bir yandan da bireysel olarak en iyisi olmak için çabaladılar. İlla birini en iyi koltuğuna oturtmak ve diğerleri değersizleştirmek oldukça sığ ve manasız bir çaba ama hem insani içgüdülerimiz hem de çağımızın rekabet anlayışı yüzünden ister istemez bu tartışma içerisinde buluyoruz kendimizi.
Barcelona''da 10 lig, 7''şer İspanya Kral Kupası ve İspanya Süper Kupa, 4 UEFA Şampiyonlar Ligi, 3''er UEFA Süper Kupa ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası, Paris Saint-Germain''de birer lig ve Fransa Süper Kupa, Arjantin Millî Takımı''yla Kupa Amerika ve şimdi de Dünya Kupası. Bu saydığım kupaların hepsinde tabii ki diğer onlarca oyuncunun emeği var ancak Messi olmadan bu seviyede bir başarı kazanmaları pek de mümkün değildi. Bu kusursuz kupa koleksiyonun yanında 10 LaLiga Yılın Futbolcusu, 16 Gol Krallığı (tüm kulüp organizasyonlarında), 2 Avrupa''da Yılın Futbolcusu ve 6 Altın Top ile dünyada en çok yılın futbolcusu ödülünü kazanan futbolcu konumunda Arjantinli efsane. Bu kadar kupayı saymak bile zorken o hemen hemen hepsini tartışmaya açık bir kapı bırakmadan kazandı. 35 yaşındaki Messi''nin bu başarılarındaki en büyük etkenlerinden biri de üstün istikrarı. Kariyerinin çok büyük bir kısmını sakatlıksız geçiren Messi''nin üst üste maç kaçırdığı çok az dönem var. Sürekli sert müdahalelere ve tekmelere maruz kalan 1,69 boyunda çelimsiz gözüken bu futbolcu, belki de tarihin en dayanıklı ve istikrarlı futbolcularından. Bize sunduğu gösterinin son perdesindeyiz. Onun kariyerinde, istikrarında ve başarılarına herhangi bir futbolcu hatta herhangi bir sporcunun ulaşması çok düşük bir olasılık. Maalesef Messi''nin mirasını da taşıyabilecek bir yetenek çıkmadı karşımıza. Mbappe ve Haaland tarihe geçecek genç süperstarlar ama bana kalırsa ikisi de Ronaldo ve Messi''nin mirası, ünü ve başarılarını taşıyabileceklermiş hissiyatını vermiyor.
