Değerli okuyucularım meydana gelen son depremler Türkiye'nin gündemi olmaya devam ediyor. Elazığ depremi, büyük İstanbul depremini akıllara tekrar getirdi.

Olmasına kesin gözüyle bakılan büyük İstanbul depremi konusunda konuştuğum vatandaşların neredeyse tamamı aynı kaygıları taşıyor. Peki nedir bu kaygılar? Yazımın ilerleyen satırlarında yazacağım.

Benim şimdi dikkat çekmek istediğim mesele ise, yazımın başlığındaki bina konusudur.

İstanbul'da gezerken özellikle de TEM otoyolunun kenarındaki çok katlı apartmanlar dikkatinizi çekiyordur.

İstanbul'daki bazı ilçeler, Elazığ'a göre daha büyük olanları da vardır. Elazığ depremi sonrasında kurtarma çalışmasını hepimiz izledik. Elazığ'da bile kurtarmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ayrıca Elazığ'da deprem sonrası insanlar çadırlarda adeta balık istifi gibi üst üstte yığılmışlar.

Peki soruyorum: Olası büyük İstanbul depreminde milyonlarca insan nerede kalacak?

Artık olmayan deprem toplanma alanlarını da biliyoruz. İstanbul'daki imar rantı nedeniyle depremde toplanma alanlarının işgaline tanık olduk. Hadi bakalım bir yetkili bu soruma cevap versin!..

Prof. Dr. Celal Şengör hocanın, "Olası büyük depremde İstanbul'a girilemez" ifadelerini de unutmayalım!.

Gelelim İstanbul'daki vatandaş kaygılarına.

Sürekli vatandaşlarla konuşuyorum. Ben diyorum ki, Elazığ'da millet çadırlarda üst üstte kalıyor. İstanbul depremi sonrası millet nerede kalacak? Milyonlarca insanı ne çadır alır ne de başka yerler!.. Bir vatandaş, vallahi haklısın kardeşim diyor.

Diğer vatandaşla konuşuyorum; "Elazığ'daki 2 yıkık binadaki aramalar 2 gün sürdü. Ya İstanbul'da Allah korusun bu çok katlı apartmanlar çökerse..." diye kaygılarını belirtiyor. Kaygısında haklı değil mi vatandaş!..

Çok katlı binaları savunan eski ABB'nin devrik Başkanı Melih Gökçek Bey bu vatandaşın kaygısını duydunuz mu?

Ankara'nın devrik başkanı Gökçek, vatandaş da kazanıyor biz de demişti. Depremde imar izni verilen bu çok katlı binalar çökerse kim kazanacak? Sen mi? Yazık devrik başkan sana.

Şimdi bazı ak trol aklı evveller diyeceklerdir. Bu milyonlarca insanı nereye sığdıracaksınız? Ben diyeyim kendi memleketlerine. Evet yanlış duymadınız kendi memleketlerine.

Siz Anadolu şehirlerinde tarımı, hayvancılığı öldürürseniz İstanbul'a göçü hızlandırırsınız. Siz Anadolu şehirlerinde işsizliği çoğaltırsanız taşı toprağı altın denilen İstanbul'a göçü hızlandırırsınız. Her ne kadar tersine göç başlasa da İstanbul'u boşaltmaksa amaç, Anadolu şehirlerindeki iş konusunu yetkililer çözmelidir.

Vatandaşın ortak kaygısı: Deprem sonrası nerede toplanacağız? Arama kurtarma ne olacak? Celal hocanın dediği gibi İstanbul'a kimse giremeyecek mi?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu diyor ki, "İstanbul depremi sonrası her türlü senaryoya hazırız..."

Sayın Bakanım; Niye deprem sonrası? Deprem öncesi binaların güçlendirilmesi, yıkılacak bina yerine sağlam binaların yapılması gibi tedbirler senaryonuzda yok mu?

İnsanın zihniyeti deprem olsun sonrasında biz ölenleri arar buluruz yakınlarına teslim ederiz olabilir mi? Elbette olmaz. Olması gereken canları kurtarmaktır.

İstanbul'daki mühürlenen evleri biliyoruz. Haberde gördüm vatandaş mührü söküp evlerine giriyor. Ne yapsınlar sokakta mı yatsınlar? Sen vatandaşın evini mühürlüyorsun da nerede kalacağını neden göstermiyorsun?

Elazığ'daki yeni yapılan şehir hastanesindeki bina teknolojisi sayesinde 7 büyüklüğündeki depremi içindekilerin 3 büyüklüğünde hissetmesi haberini hepimiz izledik.

Demek ki neymiş; teknolojinin en son versiyonları kullanılarak deprem önlemleri alınırmış!..