Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

Bizim öğretmenlerimiz

Öğretmen eğitimi memleketin eğitimi gibidir. İyi bir eğitimden mahrum bırakılan öğretmen, kendini geliştirmediği takdirde öğrencilerine de iyi bir eğitim veremez. Özellikle Türkiye gibi her şeyin öğretmenden beklendiği bir ülkede yaşıyorsanız o halde öğretmen eğitimine iki kat önem vermelisiniz.

Türkiye''de üniversite sayılarının çok daha az olduğu 80''li yıllarda doğal olarak öğretmen eğitimi de bir nebze daha iyiymiş fakat bu defa da öğretmen açığı çok olduğu için her meslek grubundan insanlar öğretmenliğe yönelmiş. Yani bir türlü kıvamı tutturamamışız.

Şu andaysa durum çok daha vahim… Türkiye''de 200''ün üzerinde üniversite var ama buna karşılık nitelikli eğitim veren kurum sayısı oldukça az. Yani iyi bir eğitim almadan öğrenci karşısına çıkan öğretmen sayımız maalesef oldukça fazla. Nedenlerini kısa kısa açıklayalım…

Kültürsüz öğretmenlik

Türkiye''de halkın öğretmenden beklentileri halkın eğitim düzeyine göre değişiyor. Bir kesim ''''Öğretmen dersini anlatsın yeter'''' diye düşünüyor. Fakat burada şunu kaçırıyorlar öğretmenin yalnızca dersini anlattığı sistemde öğrenci dersten daha hızlı uzaklaşıyor. Çünkü öğretmenliği yalnızca ders anlatmaya indirgemek öğrenciyi de ıskalamaktır.

Özellikle Türkçe, Edebiyat, Tarih gibi hayatla iç içe alanlarda öğretmenseniz zaten ders anlatıp çıkmanın mümkün olmadığını da bilirsiniz. İşte burada devreye kültür girmektedir. Kültürünüz sizin eğitiminiz, okumalarınız ve vizyonunuz neticesinde ortaya çıkar.

Peki, kültürsüz öğretmen kime denir?

Öncelikle kişisel gelişimini dondurmuş bütün öğretmenler kültürsüzdür. Bunun dışında yeterli kültürel donanıma sahip olmayan bir şehirde öğretmenlik okuduysanız aslında farkında olmadan dahi olsa bazı önemli eğitimleri de görememiş oluyorsanız. Bunu biraz daha açalım…

Düşük puanlı öğretmenler

Bir eğitim fakültesini tercih edebilmeniz için en az 300 bin sıralamaya sahip olmanız gerektiğini evvelki yazımda belirtmiştim. Peki, 300 bin sıralamayla bir öğrenci büyükşehirlerde öğretmenlik okuyabiliyor mu? Tabii ki hayır.

O halde gittiği taşra üniversitesinde öğretmenlik eğitimi alacak. Burada asıl problem şu ki Türkiye''de taşralar maalesef kültürel olarak pek çok eksikliğe sahip. Hatta daha net belirtmek gerekirse Türkiye''de taşraların kültürel seviyesini AVM''lere bırakmışlar.

Yani pek çok öğretmenimiz yeterli kültürel aktivitede bulunamadan mezun oluyor. Bir tiyatro izlemek, bir müze gezmek ya da bir kitap fuarına katılmak gibi pek çok etkinlikten maalesef uzak kalacaklar. Bir de bu yetmiyor gibi taşralarda zaten nitelikli bir öğretmenlik eğitimi alamayacaklar.

Sonra da siz bu 300 bin sıralamaya sahip öğretmeni, öğrencinin karşısına çıkaracaksınız. İşte asıl problem burada başlıyor. Taşrada öğretmenlik eğitimi alan bir öğrenci eğer kendisine iyi bir yatırım yapamadıysa yani düzenli kitap okuyup düzenli sosyal aktivitelerde bulunmadıysa öğretmenlik hususunda maalesef yetersizdir. Öğrenciye katabileceği değerler de oldukça sınırlıdır.

İşte tam da bu sebeple öğretmen eğitimi memleket eğitimi gibidir diye söze başladık.

Fen ve Edebiyat Fakülteleri

Eğitim fakülteleri için sınır 300 bin fakat bir de fen ve edebiyat fakülteleri var tabii. Burada problem çok daha büyük çünkü 450 bin sıralamayla dahi Tarih gibi Türk Dili ve Edebiyatı gibi bölümler okuyup devlette ya da özel sektörde öğretmenlik yapabiliyorsunuz. Kontenjan ve istihdam oranları maalesef içler acısı.

Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden her sene 12 bin öğrenci mezun oluyor ve 500 öğretmen atanıyor. Yani 11.500 öğretmen kariyer planını özel sektöre ya da akademiye yahut bambaşka alanlara yönlendiriyor.

Tarih bölümünden her sene 14 bin öğrenci mezun oluyor ve devlete 350 öğretmen atanıyor. Burada da 13.650 kişi adeta kaderine terk ediliyor.

Yani devlet, 3 milyon öğrencinin girdiği bir sınavda 500 bininci öğrenciyi öğretmenlik yapmak için yeterli görüyor sonra da onu işsiz bırakıyor. Buyrun size eğitim politikası.

En kötüsü öğretmen olurum

Eğitim fakülteleri barajını 300 bine çekerseniz ve Fen-Edebiyat Fakültelerinde de 500 bin sıralamadan dahi öğretmen çıkarırsanız sizce üniversite sınavına hazırlanan bir gencin son tercihlerinden biri ne olur? Tabii ki öğretmenlik olur.

Vaktiyle bazı Matematik öğretmenlikleri Tıp fakültesiyle yarışırken şimdi maalesef birkaç üniversite dışında bu dahi kalmadı. 290 bin sıralamadan alan Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü var. Hali hazırda üniversite tercih sürecinde olan öğrencilerin çoğu maalesef ''''Hiçbir şey olamazsam öğretmen olurum'''' diyor. Hiçbir şey olamayanın öğretmen olduğu bir ülkede buyrun gelecek nesli siz hayal edin. Böyle yaparak gençliğinizin geleceğinden çalıyorsunuz.

Kısacası öğretmenliği tekrar cazibe merkezi haline getirmezseniz, iyi sıralamalara sahip iyi puanlar alan öğrencileri öğretmenliğe yönlendiremezseniz ileride ciddi bir nitelikli öğretmen sıkıntısı yaşayacağız. Elbette öğretmenlerin pek çok sıkıntısı var ama bu yazımızda aslında en temel mevzulardan birine değindim. Gelecek yazılarımızda başka sorunlardan da bahsedeceğim.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları