Otizmin sıklığının giderek arttığını vurgulayan Karakoç, "Şu anda her 36 çocuktan biri otizmli olarak tanımlanıyor, ancak bu artış trendi devam ederse 50 yıl sonra her iki çocuktan biri otizmli olabilir" dedi. Nisan ayının, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de otizm farkındalık ayı olarak kutlandığını belirten Karakoç, otizmli çocukları nöroçeşitlilik kavramı içinde değerlendirdiklerini ifade etti. Otizmin, gelişimsel bir beyin farklılığı olduğunu ve bireylerin sosyal, duygusal ve bazı özel ilgi alanlarında zorluklar yaşayabileceğini açıkladı.
"OTİZMİN NEDENİ İLGİSİZ ANNELİK VEYA AŞI DEĞİL"
Prof. Karakoç, otizmin erkeklerde daha sık görüldüğünü ancak ilgisiz annelik veya aşının bu durumla ilişkilendirilmediğini belirtti. Otizmin genetik bir beyin hastalığı olduğunu ifade eden Karakoç, bazı çocukların 1 yaş öncesi belirtiler gösterirken bazılarının 18-24 aydan sonra belirtiler gösterebileceğini söyledi. Ayrıca, ileri baba yaşı, ileri anne yaşı, gebelik enfeksiyonları, antiepileptik ilaç kullanımı gibi risk faktörlerinin de otizm riskini artırdığını belirtti.
"AŞI VEYA ÖZEL İLAÇ TEDAVİSİ YOK"
Otizme yönelik spesifik bir aşı veya ilaç tedavisi olmadığını belirten Prof. Dr. Sevcan Karakoç, ailelerin bu nedenle çaresizlik içinde alternatif tedavilere yöneldiğini söyledi. Bu tedavilerin zaman ve maddi kayıplara yol açabileceğini belirtti. Otizm teşhisi konulan çocuklara, mümkün olan en kısa sürede bireysel eğitim programlarının başlatılması gerektiğini vurguladı.
"REHABİLİTASYON EVLERİ VE YAŞAM ALANLARI ÖNEMLİ"
Otizmin sıklığının giderek arttığını ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini belirten Karakoç, "Otizm, şu anda her 36 çocuktan birinde görülüyor, ancak bu artış trendi devam ederse 50 yıl sonra her iki çocuktan biri otizmli olabilir. Otizm spektrum bozukluğu, hafiften ağır bir tablo ile pek çok aileyi etkiliyor ve erken teşhis, doğru müdahale, tipik çocuklarla entegrasyon, rehabilitasyon evlerinin ve yaşam alanlarının düzenlenmesi gibi önlemler alınmalıdır" dedi.
