2004 yılında çıkarılan ve "yabancıların ülkemizde gayrimenkul almalarının önündeki engelleri kaldıran yasal değişiklik" sonrası, özellikle Ege Bölgesi sahillerindeki küçük büyük tüm turizm beldelerinde villalar mantar gibi çoğaldı. Süreç öyle hızlı ilerliyordu ki, iki kelime yabancı dil bilen hemen herkes emlak ve inşaat işine girdi. Emlakçılık ve inşaatçılık sahil bölgelerinin en gözde yeni işi olmuştu. Yabancı dil bilen ne kadar işsiz güçsüz adam varsa birer emlak ofisi açtılar ve yabancı villa sahiplerinin en muteber yerli arkadaşları oldular. Çünkü bilmedikleri bir ülkede ev sahibi oluyorlardı ve bir sürü evrak işini onların adına takip eden birileri vardı. Onlar da ahbap çavuş ilişkisi ile işleri kolayca hallediyorlardı.
Yasal değişiklikle işin sadece "yabancı yatırımcı ülkemize yatırım yapıyor" söylemini geliştiren yetkililer, işin arkasını takip etmediler ve denetim altına almak için hiçbir çalışma da yapmadılar. Ta ki bu turizm bölgelerindeki bazı villaların terör örgütleri ve insan kaçakçılığı işi yapan yasa dışı unsurlarca kullanıldığı ortaya çıkıncaya kadar. Tabii ki işin içine güvenlik girince birden (özellikle İçişleri Bakanlığı) kiralık olarak işletilen villaların kayıt altına alınması konusunda genelgeler yayınladı ve villalarda konaklayanların kimlik bildirimlerinin yapılması zorunluluğu getirildi.
Bu uygulama yaklaşık birkaç yıl önce başladı, yani 2004 yılında ülkemizin en güzel tatil beldesinin birisinde villa sahibi olan bir yabancı 2018 yılına kadar 15 yıl boyunca villasını yüksek ücretlerle haftalık kiraya verdi ve villayı almak için harcadığı paranın 4-5 katını kiradan kazandı. Bunu yapar iken de kendilerinin en yakın "yerli iş birlikçileri" olan emlak ve inşaat firma sahiplerinin önerilerine göre hareket ettiler. Hiçbir Türk vatandaşı emlakçı veya inşaat firması sahibi de gidip Maliye'ye "arkadaşlar bu yabancılar villa sahibi oldular, biz de onların işlerini yapıyoruz bakın bu adamlar vergi falan vermeden yıllık çok yüksek paralar kazanıyorlar" demediler. Aksine yabancıların vergi kaçırmalarının yollarını onlara göstererek güya onların "has adamları" olduklarını sandılar.
Ama benim derdim kimsenin "has adamı" falan olmak olmadığı için, var olan çarpıklıkları ve yasal boşlukları devletimizle paylaşıyorum ki; vatandaş olarak ülkeme karşı olan sorumluluğumu "bir kez daha" yerine getirmiş olayım.
Devletimizin acilen, yasal olarak kendilerine verilmeyen günlük, haftalık ve aylık ev kiralama, havaalanı transferi ve tur organizasyonu gibi hizmetleri hoyratça 2004 yılından beri yasaları çiğneyerek veren "emlak ve inşaat firmalarının" bu faaliyetlerine cezai yaptırım uygulamaları gerekmekte. Verdikleri hizmetler emlakçılık hizmetleri kapsamında olmayıp "turizm ve seyahat acentacılığı faaliyetleri" kapsamındadır.
Hemen yasal değişiklik yapılarak "villa kiralama hizmetlerinin" ancak "A Grubu turizm ve seyahat acentalarınca" verilebileceği hükmü uygulamaya konmalı. Mevcut "emlakçı ve inşaat firmalarının villa kiralama hizmeti vermeye" devam etmeleri, kendilerine verilmeyen bir hakkın kanunsuz olarak kullanılması ve devletimizin zarar etmesine sebep olmalarına yol vermek anlamına gelir. Öyle ki; turizm eğitim, bilgi ve kültürüne sahip olmayan, tek gayeleri alan ile satandan komisyon almak, yani her şeklide kazanmak üzerine kurulu bir ticari zihniyete sahip "emlak ve inşaat firmalarının", turizm ve seyahat acentacılığı faaliyet alanına giren "konaklama" işine müdahil olmalarının önüne geçilmelidir.
Eğer bunun önüne geçilmez ise 2004 yılından bu yana "emlak ve inşaat firmalarının" günlük ve haftalık olarak kiraya verme işini yaptıkları ve devletimizin yaklaşık 150 milyar Türk Lirası değerindeki kira gelirinden stopaj ve gelir vergisi alamamasının birinci derece sorumluları olan bu "emlak ve inşaat firmaları" ödüllendirilmiş olacaklardır.
Dileğim, Devletimizin yanlıştan dönmesi ve "villa kiralama hizmetlerini A Grubu turizm ve seyahat acentalarına" vererek, yıllık en az 15 milyar TL değerinde "kiralama gelirinin oluştuğu, villa kiralama sektörünü" bu şekilde denetim altına alıp, mali kayıpların uçup gitmesine mani olmaktır.
Ben devlet edenleri bu yazımla uyardım ve vatandaşlık görevimi yerine getirdim. Devletimiz bizim bilgi ve tecrübemize ihtiyaç duyarsa onu da seve seve Devlet edenlerimizle paylaşırız. Daha ne yapalım. Bilgi para kullanmasını bilene, bizdeki bilgi de devletimizin uçup giden paralarının nerelerde olduğunu ona göstermek.
