Bu yıl olup olmayacağı büyük bir soru işareti olan, turizm sezonu ile ilgili kaygılar gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Konaklama sektöründe hizmet veren işletmelere getirilen yüzde elli kapasite ile çalışma ve sertifikasyon alma konuları işletmecileri, otellerini açıp açmama konusunda birkaç kez düşünmeye sevk ediyor. Turizm hizmet sektörünün en büyük ayağını oluşturan "konaklama" için getirilen bu uygulamaların yanında, diğer hizmet dallarındaki uygulamalar da karşımıza çok garip fiyat farklarının çıkmasına neden oluyor.
Şöyle ki; Özellikle ülke turizmimizin nerede ise yüzde doksan beşlik deniz turlarının organize edildiği Antalya'nın Kaş İlçesi ile Aydın Kuşadası arasında kalan sahil bandında yaşayan çoğu insanın geçim kaynağı olan "tekne turları" (eğer bu sene açıklanan düzenlemelere göre tur yapmak zorunda kalırlarsa) ne o tekne turlarına katılacak turist ne de o kadar tur parası ödeyecek turist bulunabilecektir.
Başlangıçta karayolu taşıma araçlarına getirilen yüzde elli koltuk kapasitesi ile çalışma mecburiyetinin kaldırılması ile birlikte biraz nefes alınabildi. Toplu taşıma araçlarında maske mecburiyeti, ayakta yolcu almamak, klimaların düzenli olarak temizlenmesi vb. uygulamalarla kapasite kısıtlamasının önüne geçilmiş oldu ve kaldırıldı. Fakat "kapalı bir ortamda yolculuk yapılan toplu taşıma araçlarında yüzde elli uygulaması kaldırılır iken"; Her tarafı açık, bol güneş alan tur teknelerinde hala yüzde elli kapasite uygulamasını devam ediyor olması kafaların karışmasına neden oluyor.
Ortamın hijyeniklik durumuna göre bir karar alınması gerekir iken; tüm gün suyun üzerinde, güneşin altında ve suyun içinde yüzüyor olacak olan insanlara hizmet verecek olan "tekne turlarında yüzde elli kapasite uygulamasının hiçbir mantığı bulunmamakta". Eğer virüsün bulaşması söz konusu ise bu kapalı toplu taşıma araçlarında çok daha kolay olacaktır. Sonuçta tüm insanlar aynı havayı solumakta, araç içinde çalışan klima da insanların solunumla dışarı saldığı tüm havayı emip, soğutarak tekrar insanların kapalı ortamına geri vermektedir. Yani aracın en arkasında oturan bir en öndeki ile temas halinde olmasa bile, çalışan araç içi klimalar sayesinde bu temas yüzde yüz durumuna yükseltilmekte.
Toplu taşıma araçlarında yüzde elli kapasite zorunluluğu kaldırılır iken; hiçbir kapalı ortamın olmadığı, klima kullanılmayan ve insanların yakıcı güneş altında, dünyanın en tuzlu üçüncü denizi olan Akdeniz sularında yüzecekleri tekne turlarında, yüzde ellik kapasite uygulamasının hiçbir bilimsel yanı bulunmamakta. Öyle ki tuzlu suyun içerisinde yüzen insanların ne sinüslerinde bir rahatsızlık ne de solunum yollarında bir tıkanma olmaktadır. Tuzlu su solunum yollarını çok iyi bir şekilde temizlemekte ve dezenfekte etmektedir.
Zaten kaybedilmek üzere olan turizm sezonunda, günübirlik tur faaliyetlerinin nerede ise yüzde seksenlik kısmını oluşturan "tekne turlarının" uygun fiyatlarla yapılabilir olmasının şartı yüzde elli kapasite uygulamasının (yüzde yüz yapılmıyorsa bile) yüzde yetmiş beş, seksenlere çıkarılması gerekmekte. Aksi takdirde, tekne turu fiyatları astronomik şekilde tavan yapacak ve yaklaşık üç aydan bu yana tedbirler kapsamında evlerinden çıkamayan insanların, zaten bozulmuş olan ekonomik şartları ile bu turlara katılmaları mümkün olmayacaktır.
Hayatın yeniden normale dönmesi için her alanda çalışmalar yürütülür iken, senenin sadece yaz aylarında iş yapabilen turizmcilerin biraz daha fazla serbestiye ihtiyaçları bulunmakta. Bu sene sadece Temmuz ve Ağustos aylarında çalışabilecek olan tekne sahipleri, bu iki aylık gelirleri ile on iki ay geçinmek zorunda kalacaklar. Bu kapasite uygulaması ile bunun mümkün olmayacağını görmek için matematik dahisi olmaya gerek yok.
