Kayıt dışı istihdam ve sosyal adaletsizlik

Türkiye’de en çok duyduğumuz kavramların başında ‘sosyal adaletsizlik’ geliyor. Sosyal adaletsizlikleri çözümlemek için ilk etapta kayıt dışı istihdamı çözümlemek bir zorunluluktur.

Türkiye, kayıt dışı istihdam konusunda bazı önlemler almış olsa da alınan bu önlemler kayıt dışı istihdamın en az seviyeye indirgenmesinde tam anlamıyla etkili olmayı başaramamıştır.

Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı tüm sektörlerin ortalaması düşünüldüğünde yaklaşık yüzde 29 civarındadır.

Devletin, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yeni ve sürdürülebilir politikalar geliştirmesi gerekirken, halkın da bu konu hakkında bilinç sahibi olması önemli bir husustur.

Devlet istihdam hareketlerini belirli zaman aralıklarında denetlemelidir ve Uluslararası Çalışma Örgütü ile birlikte geliştirdiği “Kayıtlı İstihdama Geçiş” türevi projelerle işverenler devlet ve kuruluşlar tarafından desteklenmelidir.

Diğer taraftan ise vergi afları ve vergi dengesizliği hakkında denetlemeler yapılmalı ve ortadan kaldırılmalıdır. Çünkü bu durum işveren açısından kayıt dışı istihdama yönelmenin başlıca sebebi olarak görülmektedir.

Sosyal güvenlik kavramlarına tüm halk kolayca ulaşabilmeli ve konuyla ilgili bilinçlendirilmelidir. Ayrıca İş Hukuku kapsamındaki işçi hakları halka açıkça anlatılmalı ve bu konuda eğitimler verilmelidir.

Çalışma çağında olan her işçi kayıtlı istihdama katılması hâlinde elde edeceği haklardan haberdar edilmelidir. Zira bu haklardan yoksun kalınması demek bir iki yıllık bir süreci değil, bir insan ömrünü kapsamaktadır.

Kayıt dışı istihdamın neden olduğu en büyük sosyal adaletsizliklerden biri sosyal güvenlik sisteminde bozulmalara yol açmasıdır. Sosyal güvenliğin amacı, kişilerin hayatları boyu karşılaşabilecekleri tehlikeler doğrultusunda bu zararlardan korumaktır.

Sosyal güvenlik sistemi, ödenen primlerle “yeniden dağıtım" yöntemi sayesinde yoksulluğun en aza indirgenmesi ve aynı zamanda bireylerin halk arasında “emeklilik" olarak adlandırdığı sürecin de güvene alınmasını sağlar.

Diğer yandan, iş yerinde yaşanabilecek iş kazası, meslek hastalığı, malullük gibi durumlarda belirli gün prim ödeme şartıyla bireylerin mağduriyeti sosyal güvenlik sistemiyle en aza indirgenmektedir. Kayıt dışı istihdam, bireylerin bu haklara ulaşmasına engel olur ve bu bağlamda sosyal adaletsizlikleri perçinler.

Bu doğrultuda ilk etapta kayıt dışı istihdamı azaltmaya yönelik politikaların izlenmesi yerine sonuçların kaynağına inip kayıt dışı istihdama neden olan sorunları ortadan kaldırmaya çalışmak daha rasyonel bir karar olacaktır.

Bu konuda devlet, sivil toplum kuruluşları ve bilgisi olan ve kitleleri bilinçlendirebilecek her vatandaş üzerine düşeni yapmalıdır. Sonuç olarak Türkiye’de kayıt dışı istihdam yanında bir dizi sosyal adaletsizlik getirmektedir.

Bu sorun ILO’nun “insana yakışır iş” prensibine aykırı olmakla birlikte sosyal güvenlik açıklarına sebep olarak ülkedeki farklı nüfus grupları arasında toplumsal bir gerilim sağlayarak sosyal adaletsizliği tetikler durumdadır.

Türkiye’de kayıt dışı istihdama geçiş desteklenmedir, aynı zamanda cezalandırma ve bilinçlendirme uygulamaları yapılsa da görülen odur ki, bu çalışmalar ne yazık ki kayıt dışı istihdamı en aza indirgemekte başarılı olamamıştır.

Sosyal adalet, toplumdaki tüm gruplar için kaynaklara eşit derecede ulaşmayı hedefler. Çalışmanın sonucu olarak, kayıt dışı istihdamda sosyal adaletsizlikleri önlemek amacıyla yapılan çalışmalar yalnızca devletin denetim yaptığı durumlarda efektif bir sonuç vermeyebilir.

Bu bağlamda kayıt dışı istihdamı ve kayıt dışı istihdamın getirdiği sosyal adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için kamu, sivil toplum kuruluşları ve sosyal politika alanıyla iş birliği gerektiren çalışmalar yapılmalıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları