Geçici koruma nedir?

1960’lı yıllarda Afrika’da, 1970’li yıllardan sonra Güneydoğu Asya ülkelerinde ve bir başka kriz bölgesi olan Orta ve Güney Amerika’daki yaşanan politik ve toplumsal sorunlar nedeniyle, kendi ülkelerinden endişe ve korku duyarak kaçan ancak Cenevre Sözleşmesinin mülteci tanımının dışında kalmış kitleleri oluşmuştur.

Bu kitlelerin varlığı ile birlikte artık mülteci tanımının genişletilmesi ihtiyacı oluşmuştur. Bu gelişmelere ek olarak, 1990’lı yılların başlarında Avrupa, Yugoslavya Cumhuriyetleri’nden gelen göçle karşılaşmış ve Avrupalı Devletler bu göçmen akınına sürekli sığınma ve mülteci statüsü vermeyi tercih etmemiş bunun yerine geçici koruma uygulamalarını tercih etmişlerdir.

Geçici koruma Yugoslavya’daki savaş sonucunda yerinden edilmiş yarım milyon Müslüman Bosnalının yanı sıra Kosovalı Arnavut sığınmacılar için de kullanılan ve geçici olma özelliği taşıyan uluslararası koruma türü olmuştur.

Ülkemiz tarihi açısından birçok geçici koruma örnekleri görülse de Suriye iç savaşı nedeniyle yaşanan kitlesel sığınmanın neticesinde geçici koruma kavramı detaylandırılarak ve kanun seviyesinde mevzuatımızda yerini almıştır.

Suriye’de yükselen ve ayrım gözetmeyen şiddet olaylarının ardından, 9 ve 12 Haziran 2011 tarihlerinde Altınözü ve Boyoğun Çadırkentleri kurarak, Suriyelilerin ilk ve acil olarak barınma, sağlık, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi temel ihtiyaçları karşılanmış ve Suriye’den Türkiye’ye ilk göç hareketinin başlamasından itibaren “açık kapı politikası” uygulanmıştır.

Bununla birlikte 2011 yılında, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından Cenevre’de düzenlenen konferansta Türkiye’nin “geçici koruma” statüsü uygulayacağı ifade edilmiştir.

Takdir edilir ki bu tarz ani ve kitlesel göç hareketlerinde bireysel statü belirleme işlemleri yetersiz olabilmekte ve bunun yerine geçici koruma gibi kapsayıcı ve hızlı çözüm niteliğindeki statü tiplerinin uygulanmasından başka çare kalmamaktadır.

2011 tarihi itibarıyla 1994 Yönetmeliğinin 10. Maddesi gereğince Suriyeliler geçici koruma statüsüne alınmışlardır. Ancak yönetmelikte geçici koruma açıkça ifade edilmemiş olup, bu madde, iltica edenler ve sığınmacıların ülkemizde bulundukları süre içinde devletin himaye ve gözetimi altında bulundurulacağı şeklinde geçmektedir.

Tüm bu hukuki belirsizlikler, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve Geçici Koruma Yönetmeliği ile çözülmeye çalışılmıştır. YUKK’un 91. maddesi ve Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 1. maddesine göre, ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak maksadıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçmiş olan, uluslararası koruma başvuruları bireysel olarak alınamayanlara geçici koruma statüsü verilir.

Geçici koruma uygulamasına neden olan krizin nesnel olarak sona erdiğinin tespiti ve geçici korunanların geri dönüş için gönüllü olmaları geçici korumanın sona ermesi için istenen iki ölçüttür. Her ne kadar gönüllü geri dönüş esas olsa da gönüllü geri dönüşlerin olmaması halinde geçici korumayı sağlayan devlet, geçici korunanları geri göndermek için gerekli tedbirleri alabilme hakkına sahiptir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları