Engelsiz dünya

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü geride bıraktık. Her insanın potansiyel bir ‘engelli’ adayı olduğunu unutmaması gerekir. Bu sebeple aileden başlayarak devletin en üst kademesine kadar engellilerin sosyo-ekonomik hayata katılımının gerçekleştirilebilmesi büyük önem taşırken, sosyal dışlanma en aza indirgenmelidir.

Geçmişten günümüze engelli bireylerin toplumsal yaşamda kendilerini kabul ettirmeleri ve diğer bireylerle eşit olanak ve haklara sahip olmaları konusunda bazı olumsuzluklar yaşadıkları bilinmektedir.

Toplumun diğer bireyleri tarafından acıma ve üzüntü gibi olumsuz duygularla yaklaşılan engelliler, “eksik” ya da “farklı” görülerek dışlanmakta ya da ayrıştırılmaktadır. Bu dışlamalar engellileri sosyal yaşamdan uzak kalmaya itmekte, özellikle çalışma yaşamına katılımları önünde önemli bir set oluşturmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünya nüfusunun %15’i bir tür engel ile yaşamını sürdürmektedir. Bu rakam herhangi bir erişim engeli ile karşılaşmaları durumunda dünyada ne kadar çok engellinin toplumdan izole ve bağımlı yaşamak zorunda olduğunu gözler önüne sermektedir. Engelli bireylerin toplumsal yaşama katılmaları, birilerine bağımlı olmaktan kurtulmaları, engellerine uygun şekilde yeteneklerini kullanma fırsatı elde edebilmeleri çalışma yaşamına katılmaları ile mümkün olacaktır.

Engellilerin yaşadığı zorluklar, engel türüne, derecesine, bireysel durumuna ve toplumsal koşullara göre değişebilir. Ancak genel olarak, engellilerin aşağıdaki alanlarda zorluklarla karşılaştığını söyleyebiliriz:

Erişim: Engelliler, fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgiye, iletişime, hizmetlere, eğitime, sağlık bakımına, istihdama, kültürel ve sosyal etkinliklere erişimde engellerle karşılaşabilirler. Bu engeller, engellilerin insan haklarını, özgürlüklerini, fırsatlarını ve yaşam kalitesini kısıtlayabilir.

Katılım: Engelliler, toplumsal hayata, siyasi süreçlere, karar alma mekanizmalarına, sivil toplum örgütlerine, spor ve sanat faaliyetlerine katılımda engellerle karşılaşabilirler. Bu engeller, engellilerin kendilerini ifade etmelerini, görüşlerini paylaşmalarını, taleplerini dile getirmelerini, haklarını savunmalarını ve topluma katkıda bulunmalarını zorlaştırabilir.

Ayrımcılık: Engelliler, toplumda, iş yerinde, eğitim kurumlarında, sağlık hizmetlerinde, medyada, yasalarda ve uygulamalarda ayrımcılığa, ön yargıya, damgalanmaya, istismara, şiddete, ihmale ve tecride maruz kalabilirler. Bu durumlar, engellilerin insan onurunu, saygınlığını, güvenliğini, eşitliğini ve adaletini zedeleyebilir.

Bu zorlukların üstesinden gelmek için, engellilerin haklarını koruyan ve teşvik eden ulusal ve uluslararası yasal çerçeveler, politikalar, stratejiler, programlar, eylem planları, bütçeler, mekanizmalar ve kurumlar oluşturulması ve uygulanması gerekmektedir.

Ayrıca, engellilerin seslerinin duyulması, taleplerinin karşılanması, ihtiyaçlarının giderilmesi, beklentilerinin yerine getirilmesi, potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve katkılarının değerlendirilmesi için, engellilerin kendileri, aileleri, yakınları, temsilcileri, örgütleri ve savunucuları ile işbirliği yapılması gerekmektedir.

Günümüzde engelli bireylerin çalışma yaşamına ve sosyal yaşama katılımları için pek çok sosyal politika önlemi alınmaktadır. Ancak buna rağmen engelli istihdamının yeterli seviyede olmadığı bilinmektedir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları