‘Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz’

‘Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz’
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz. Görev hepimize düşüyor. Bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi vermek zorundayız." dedi.

‘Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki İl Başkanları Toplantısının açılışında konuştu.

Sözlerine "Güzel bir gündeyiz. 95'inci yılı devirdik. Önümüzde daha uzun yıllar var. Bizden sonraki kuşaklar da bizden önceki kuşakların verdiği mücadeleyi aynen yürütecekler, buna yürekten inanıyorum." diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin karanlıktan değil aydınlıktan, baskıdan değil özgürlükten, birilerinin zengin olmasından değil refahtan yana olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, 9 Eylül'ün aynı zamanda İzmir'in de kurtuluş günü olduğunu vurgulayarak, Ankara'dan bütün İzmirlilere sevgiler, saygılar gönderdi.

"İZMİR'LE GURUR DUYUYORUZ"

İzmir'in, Türkiye'nin çağdaş dünyaya açılan kapısı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Hepimiz İzmir'le gurur duyarız. Onlar, Milli Kurtuluş Savaşı'nın son günlerini yaşadılar. Arkasından İzmir İktisat Kongresi ile ekonomik bağımsızlığı elde etmek için de özel bir çaba harcadılar. Dolayısıyla İzmir'in Milli Kurtuluş Savaşı süreci içinde özel bir yeri var." diye konuştu.

"DEMOKRASİ KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATAN KADRO"

Sadece Türkiye için değil, dünya siyaseti açısından da Milli Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının önemli bir devrimci hareket olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın siyasal tarihinin bunu bu kadar açık ve net çizdiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, her CHP'linin "Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel noktalarında CHP'nin imzası vardır." diyebileceğine işaret ederek, "Birincisi şudur, Milli Kurtuluş Savaşını veren kadrolar, Cumhuriyet'i kurmuşlardır. Nedir Cumhuriyet? Egemenliğin saraydan alınıp halka verilmesi demektir. Yani cumhura vermişlerdir. Hani diyorlar ya 'Egemenlik milletindir.' Evet milletindir ama bunu sağlayan kadrolar CHP'nin kadrolarıdır ve bizler aynı azim ve kararlılıkla bunun arkasında duruyoruz." ifadesini kullandı.

CHP'nin, Türkiye'nin çok partili hayata geçişindeki rolünü anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Demokrasi için önemli bir adım atılmış 1947'de. Demokrasi konusunda da en önemli adımları atan kadrolar, yine CHP'li kadrolardır. Üçüncüsü, bu ülkeye sosyal demokrasi anlayışını ve kültürünü getiren kadrolar da CHP'li kadrolardır. Refah devleti, gelirin hakça bölüşülmesi, emeğin ne kadar değerli olduğu, alın terine önem vermek, bütün bunlar sosyal demokrasi kültürüyle beraber Türk siyasetinin temel unsuru olarak tarihte yerini almıştır. Şimdi hep birlikte bir dördüncü devrime hazırlanmak zorundayız. Kaybolan demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Çağdaş, çoğulcu, katılımcı demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız."

"DEMOKRASİYİ 81 MİLYON İÇİN SAVUNUYORUZ"

İster sarayda sultan olsun, ister işsiz gariban olsun yargı önünde herkesin eşit olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yargının herkese eşit adalet dağıtmasını savunduklarını anlattı.

Hukuk sisteminin darbe hukukundan arındırılması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, devletin, nerelere vergi harcandığının hesabını vatandaşlara vermesini istedi.

"Eğer biz bunları yapabilirsek, bu amaçla yola çıkabilirsek, mücadelemizin ne kadar kutsal olduğu ortaya çıkar. Mücadelemizin sadece bizim mücadelemiz değil, 81 milyonun mücadelesi olduğu gerçeği ortaya çıkar." diyen Kılıçdaroğlu, demokrasiyi 81 milyon için savunduklarına dikkati çekti.

"ANLATMAK BİZİM GÖREVİMİZ"

Kemal Kılıçdaroğlu, 10 yılda gelinen noktada keyfi, basiretsiz bir yönetimin, süratle hanedanlığa yönelen bir devlet anlayışının olduğunu iddia etti.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da bir sivil darbe yapıldı. Pek çok insanın hakkı ellerinden alındı. OHAL ilan edildi. Terörle yakından, uzaktan hiçbir ilgisi olmayan, sadece iktidara muhalif olduğu için yurt dışına çıkışı aile yasaklananlar, üniversitelerden atılanlar, öğrenciler, avukatlar, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, gazeteciler kıta kıta hapishanelere dolduruldu. Ve bunu 15 Temmuz hain darbe girişimini, 20 Temmuz'un ana aktörü olan kişi 'Allah'ın bir lütfu' olarak değerlendirdi. Bunu herkese anlatın. Anlatmak bizim görevimiz. Bir darbe girişimini 'Allah'ın bir lütfu olarak bir kişi dillendiriyorsa, ondan çok şey beklediğini ve haberdar olduğunu dolaylı olarak geniş kitlelere aktarıyor. Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz. Görev hepimize düşüyor. Öncelikle bu görev CHP'lilere, Kuvayımilliyecilere, ülkesinin geleceğini düşünen bizlere düşüyor. Bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi vermek zorundayız. Bizim bu ülkeye ve geçmişte babalarımıza, atalarımıza karşı sorumluluğumuz var. Onlar bize böyle bir Türkiye, baskı altında ezilen bir halkı bırakmadılar. Bunun mücadelesini vereceğiz."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar