Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Yoğun bakıma kamera

Dört beş ay oluyor.

Yoğun bakımda tedavisi süren bir yakınımı ziyarete gitmiştim.

Uzun bir bekleyişten sonra sadece bir dakikalığına yanına almışlardı.

Oksijen desteği altındaydı. Gülümseyip el sallamama göz kapaklarını belli belirsiz açıp kapatarak yanıt vermişti.

Günler süren kaygılı bir bekleyişin ardından yakınım neyse ki önce odaya çıkarıldı, sonra da taburcu edildi.

...

İstanbul''da özel bir hastanenin yoğun bakımında tedavi gören 79 yaşındaki yarı baygın bir kadına hemşirelerin yaptığı işkence boyutundaki hareketleri televizyonda izleyince gittiğim yoğun bakım ziyaretini hatırladım ve şunları düşündüm:

Hastanede odada tedavi olan hastaların yanında refakatçi kalabiliyor, dolayısıyla bu hastalara sağlık personelinin keyfi davranması pek mümkün değil.

Ama yoğun bakımlarda durum çok farklı.

Hastaya içeride ne yapılıyor, kendisine tıp etiğine uygun davranılıyor mu, oksijen desteği ve ilaçları düzenli veriliyor mu?

Bunların hiçbirini bilemiyorsunuz.

Belki birçok hastanede İstanbul''daki özel hastanedekine benzer rezaletler yaşanıyor da bunları yapanlar görüntülerini çekip sosyal medyaya koymadıkları için ortaya çıkmıyorlar.

...

Bana kalırsa yoğun bakımlarda tedavi olan hastaların keyfi davranışlarla karşı karşıya kalmamaları için alınması gereken acil önlemlerden biri, her yoğun bakım ünitesine bir kamera sisteminin yerleştirilmesi ve bu sistemin çektiği görüntülerin anında Sağlık Bakanlığı''ndaki özel bir birim tarafından izlenmesidir.

Böyle yapıldığı takdirde yoğun bakım hastalarının hayatları güvence altına alınacağı gibi onların yakınlarının dışarıda duyacağı kaygı da asgari düzeye inecektir.

Alınacak diğer önlem, gerek doktor gerek hemşire ve gerekse sağlık teknisyeni yetiştiren okullara gireceklerin sadece sınav puanlarına değil psikolojik test sonuçlarına da bakılmasıdır.

Karakter zaafları ve ruhsal açmazları olanların sağlık sektöründe yerlerinin olmaması gerekir.

***

 Sorunlar ligi kurulsa...

 

Türkiye''de bir sorunlar ligi kurulsa her biri şampiyonluğa oynayan onlarca sorun çıkar ortaya.

Yüksek enflasyon, artan işsizlik, terör, sığınmacılar, parlamentonun güçsüzleştirilip cumhurbaşkanının yetkilerinin olağanüstü artırılması, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının tartışılır hale gelmesi, bireysel silahlanma ve şiddet, Yunanistan''ın ABD desteğinde Türkiye''ye yönelik savaş hazırlığı içinde olması, ifade özgürlüğü önündeki engeller, devlet kurumlarındaki atamalarda liyakatin dikkate alınmaması, uyuşturucu kullanımının ilkokul çocuklarına kadar yaygınlaşması, iş kazalarına karşı gerekli duyarlılığın gösterilmeyişi, intihar vakalarındaki yükseliş, sağlık alanında bir türlü vatandaşı rahatlatacak noktaya gelinemeyişi, anaokulundan üniversiteye eğitimin her düzeyinde niteliğin niceliğe feda edilmesi aklıma ilk gelenler.

Böyle bir ortamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''nun başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme yapılmasını istemesi iyi niyetle gündeme getirmiş bile olsa son derece gereksizdi.

Nitekim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Kapanan yaralarla değil kanayan yaralarla uğraşalım" diyerek Millet İttifakı''ndaki ortağına anlamlı bir yanıt verdi.

40 yıllık CHP''liler de ülkenin onca ciddi sorunu dururken "kapanmış bir yara"nın tekrar gündeme getirilip tartışmaya açılmasını derin bir hayal kırıklığı ile karşıladı.

Kılıçdaroğlu''dan bundan sonra beklenen şey, gerek Akşener''den gerek parti tabanından gelen uyarıları dikkate alarak açıklamalarını buna göre düzenlemesi ve meydanlara mevcut gerçek ağır sorunların çözüm önerileriyle çıkmasıdır.

 

 

 

    

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları