Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Yıkılan binaları yapanlar katliamdan yargılanmalı

Deprem uzmanları yıllardır buldukları her zeminde "Türkiye''nin önemli bir bölümü deprem riski altında. Buna rağmen gerekli önlemler alınmıyor, büyük bir depreme yeterince hazırlanılmıyor. Bu boş vermişliğin, umursamazlığın bedeli çok ağır olacak" diyorlardı.

Örneğin, deprem uzmanı ve ODTÜ eski öğretim üyesi Nejat Bayülke, İnşaat Mühendisleri Odası''nın yayın organı dergide özetle şunları ifade etmişti:

-Yapılar denetlenmiyor. Bir Yapı Denetimi Yasası var ancak tam uygulanmıyor.

- Depreme dayanıklı yapı üretmek çok karmaşık bir şey değildir. Temel olarak belli bir yatay yüke karşı binayı dayanıklı inşa etmeniz gerekir. Ayrıca binanın şiddetli depremlerde esnek davranarak deprem enerjisini tüketmesi önemli bir husustur. İlgili yasaya dayanarak çıkarılan yönetmeliklerde bu işlemlerin nasıl yapılacağı açıkça belirtilmiştir.

-Eğer nerede deprem olacağını bilmiyorsanız ve depreme dayanıklı bina yapmayı bilmiyorsanız deprem sorununuz var demektir. Oysa biz bunların ikisini de biliyoruz. Depreme dayanıklı yapının nasıl olması gerektiği 40 yıldan bu yana biliniyor. Deprem tehlike haritasını ve nerede deprem olacağını da biliyoruz. Sorun bizim deprem haritası ile yasa ve yönetmeliklere uygun hareket etmememizdir.

- İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi''nin yaptığı bir araştırmaya göre, Osmaniye Belediyesi''nin ruhsat verdiği 475 binanın 460''ında deprem hesabı yoktu. Deprem hesabı olan 15 bina ise kurallara uygun değildi.

-Bir başka örnek Erzincan''dan verilebilir. 1992 depreminden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Erzincan''da hafif, az ve orta hasarlı 260 apartman binasını güçlendirdi. Güçlendirmeden önce üniversitenin aldığı beton örneklerinde 150 kilogram olması gereken dayanımın 60 kilogram olduğu, demirlerin yüzde 25''le yüzde 50 arasında konduğu ortaya çıktı. Yani bir yanda depreme göre proje yapılmamış, bir yanda da yapılan projelere beton dayanımı ve demir miktarı bakımından uyulmamıştı.

- Örneklerden yola çıkarsak Türkiye''nin deprem sorununun olmadığı, ayıplı inşaat, ayıplı projecilik sorunu olduğu anlaşılıyor.

Uzmanları dinlemeyişin acı sonucunu 10 ili etkileyen büyük depremde gördük.

Binlerce vatandaşımız göz göre göre hayattan koparıldı.

Peki, bundan sonra benzer facialarla karşılaşmamak için neler yapılabilir?

Şu üç madde çok önemli:

1)Son depremde bir kez daha tanık olduk ki, bazı binalar ayakta kalırken bazıları yerle bir oldu. Demek ki bazı binalar inşa edilirken Yapı Denetimi Yasası ile ona bağlı yönetmeliklere uyulmamış.

Yapılacak şey basittir: Depremde binası yıkılıp ölüm ve yaralanmalara yol açan müteahhit ve teknik ekip cinayet işlemiş hatta katliam yapmış sayılarak buna göre yargılanıp cezalandırılmalıdır.

Aynı şekilde o binalara ruhsat veren mühendisinden bürokratına sorumlu kim varsa onlar da ağır suçların zanlısı olarak hâkim karşısına çıkarılmalıdır.

2)İktidarlar seçime giderken imar affı çıkarma alışkanlığından bir türlü vazgeçmiyor, bunu oy almanın bir yolu olarak görüyorlar. Oysa imar aflarıyla yasal hale gelen derme çatma binalar depremlere dayanmıyor. Buna çare olarak Anayasa''ya hiçbir şekilde imar affı çıkarılamayacağına ilişkin bir madde eklenmelidir.

3)Belediyeler bölgelerindeki tüm yapıların depreme dayanıklı olup olmadıklarını en geç altı ay içinde belirlemeli, depreme dayanıksız binaların boşaltılıp yıkılması için gerekeni yapmalıdır.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları