Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yunus Emre Berber

Yunus Emre Berber

Yazar

Yeşil formalılar sarı formalılara karşı

İlk kez 2008'de tanışmıştım NBA ile. O zamanlar babasının işten eve dönmesini bekleyen 11 yaşında bir çocuktum. Babam çalıştığı işten gece 3-4 arası dönerdi. Ben ve kardeşim okulumuzun olmadığı veya uyuyamadığımız geceler babamın işten dönüşünü beklerdik.

Bu bekleyiş sırasında eski büyük tüplü televizyonumuzda kanalları sıra sıra gezerdik. Çinlilerin enteresan yarışma programlarından Arap kanallarına kadar birçok farklı kanalı gezer vakit öldürürdük. 2008'in bir yaz günü gezdiğim televizyon kanallarından gözüme bu sefer bir basketbol maçı çarpmıştı. Yayın İngilizceydi. Spikerin konuşmalarından pek bir şey anlamıyordum ama ekrandan gördüklerim beni maça kitlemeye yetmişti. Yeşil ve sarı formalı basketbol oyuncuları büyük bir coşku ve azimle basketbol oynuyordu. Salonda adım atacak yer yoktu. Taraftarlar bir büyün olarak benzer renkte giyinmiş büyük bir heyecanla maçı izliyorlardı. Daha önce gördüğüm basketbol maçlarından farklı olarak saha zemininde kocaman NBA Finals yazısı ve kupa resmi vardı. Bu iki imge sahada yaşanan üst düzey mücadeleyi anlama bir parça daha yardımcı olmuştu.

Kardeşimle maç izlerken ikimizde farklı takımları tutardık genelde. Bu sefer ilk o seçim yapmıştı. Sarı formalı takımı seçti hemen. Sebebini sorduğumda ise sarı takımın 24 numaralı oyuncusunun sayı atma şeklinin kendisine güzel geldiğini söylemişti. O dönem NBA izleyen her seyirci gibi o da o sarı formalı takımın yani Los Angeles Lakers'ın efsanesi Kobe Bryant'a hayranlık duymuştu. Takım seçiminde ise bana yeşil formalı takım kalmıştı. Yeşil formalı takımı dikkatle izlediğimde 5 numaralı oyuncu bana diğerlerinden çok daha farklı bir izlenim vermişti. İnanılmaz hırslı gözüküyordu. Her attığı sayıda, her savunma pozisyonunda sanki hayatı buna bağlıymış gibi mücadele ediyordu. Attığı bir sayı sonrası ekrana adı yansıdığında hayran olduğum sporcunun ismini öğrenmiştim. Yeşil takımın yani Boston Celtics'in 5 numarayı giyen oyuncusunun adı Kevin Garnett'ti. Oyun tarzı ve mücadelesine hayran kalmıştım Garrnett'in.

Çekişmeli giden maçı son periyotta takımca gösterdikleri büyük bir azimle Boston Celtics kazanmıştı. Daha öncede basketbol maçları izlemiştim ama bu maç bana çok farklı hisler yaşatmıştı. İlk kez bir NBA maçını canlı izlemiştim. Seyirci ve oyuncuların yaydığı enerji beni de içine almıştı. Ve bu maç sonunda bende artık kendimce bir Boston Celtics taraftarıydım. Ne kadar ısrar etsem de final serisinin geri kalan maçlarını izlememe annem izin vermemişti. Gece 04.00-05.00 sularında başlayan maçlar 11 yaşında bir çocuk için takip etmesi zor saatlerdi.

Evet, NBA ve Celtics ile tanışma hikayemden sonra günümüze dönecek olursak, NBA'in yeni sezonu başlıyor. Hazırlık maçları oynanmaya başladı. Her ne kadar saha içi oynanan oyun izlediğim 2008 finalleri kadar ateşli olmasa da NBA maçlarını izlemek takip etmek benim için büyük bir keyif. Bu sezon ilerledikçe NBA ile ilgili değerlendirme yazıları yazmaya devam edeceğim.

Umarım bu NBA sezonu televizyonun karşısına oturan çocukların bu oyuna tutkuyla bağlanmasına sebep olacak kadar rekabetçi ve heyecanlı geçer.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları