Beştepe'deki, engelli vatandaşların ve devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi töreninde konuşan AKP Genel Başkanı, "Gençlerimizin evlilik yaşı ilerledi. Çoğu 30'u geçkin yaşta evleniyor. Kimi evde kalıyor. Hiç evlenmeyenlerin sayısı arttı" diyerek aile konusundaki görüşlerini bir kez daha ifade etti.
Oysa artık çağ değişti; tarım çağının köylerde geleneksel yöntemler ile tarımsal üretim yaparak yaşayan ve kalabalık aile ilişkilerine dayanan toplumsal yapısı sona erdi ve hatta sanayi çağının bile sonlarına geldik. Önümüzde yepyeni bir çağ var...
Yeni çağın yeni toplum yapısı evlilik ve aile gibi kurumları da derinden etkiliyor, değiştiriyor ve dönüştürüyor.
Üretim ve tüketim biçimimizdeki değişiklikler sadece ekonomi, hukuk ve siyaset dünyasını değil toplumun en küçük birimi olan aileyi de değiştiriyor, dönüştürüyor.
Eskinin büyük aileleri şimdilerde çekirdek aileye dönüşmüş durumda, eskinin en büyük erkeğin ya da kadının hâkim olduğu, yönettiği kalabalık aile yapısı şimdilerde anne baba ve çocuklardan oluşan ve genellikle çocuğun istek ve geleceği baz alınarak yönetilen çekirdek ailelere dönüşmüş durumda. Eskiden aile kurmak aile büyüklerinin kararına dayanan toplumsal bir faaliyet iken, yeni çağda bir erkek ve bir kadının bireysel girişimi.
Eskiden gençler bir aile kurarken büyük ölçüde ailenin ekonomik yaşamının bir parçası oluyorlar, aynı tarlayı ekip, aynı bağı bozuyorlar ve çoğu zaman da aynı haneyi paylaşıyorlardı. Gençlerin ekonomik bağımsızlığından söz etmek çok nadir bir olaydı.
Oysa bugün gençler hem aile kurma kararını bireysel olarak almaktalar ve hem de bu aileler ve gençler ekonomik bağımsızlığa sahipler ya da sahip olmak zorundalar. Artık hemen hemen hiç kimse evlendikten sonra ebeveynleri ile aynı evi paylaşmıyor, çoğu zaman aynı ekonomik kaynaklardan bile faydalanmıyor.
Ekonomik bağımsızlığı elde edebilmek için en azında bir üniversite de okumak ve bitirmek gerekiyor. Çoğu zaman bu dahi yetmiyor ve üzerine yüksek lisans ve doktora yapmak gerekiyor. Bunları yapmak demek zaten en azından 25-30 yaşını bulmak demektir. Bu yaşlardan evvel bir genç kolay kolay aile geçindirebilecek ekonomik bağımsızlığını sağlayabilecek ve aile kurmaya karar verebilecek bir gelir seviyesine ulaşamıyor.
Diğer yandan son 150 yıldaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanların ortalama yaşam süresini nerede ise iki katına çıkarmış bulunmakta. 30'lu yaşlar artık orta yaş değil, hayata yeni yeni adım atılan, yeni yeni düzen kurulan genç yaşlar.
Evlilik ve çocuk yapma hedefleri de değişti, artık az ama yüksek nitelikli, iyi eğitim almış toplumsal yaşamda birey olarak var olabilecek donanıma sahip çocuklar yetiştirmek önemli. Niteliksiz insan kalabalıklarının kaba güç ile hakimiyet sahibi olabildiği devirler artık çok geride kaldı.
Bu manada AKP Genel Başkanı'nın "Niye ben 'En az üç çocuk' diyorum güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Yıllarca kısırlaşma politikası güttüler. Niye? Nüfus azalsın. Ben tam aksini savunuyorum. İnsan varsa sermaye, üretim, tüketim var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Batı ülkelerinin bazıları yok olacak." savı da doğru değildir.
Çağımızda güçlü milletler güçlü ailelerden oluşmaz, tam tersine iyi donanımlı, bilgili, yaratıcı, rasyonel aklı ve bilimi rehber alan bireylerden oluşur. Bir çok dini eğilimli kişi tarafından sık sık kullanılan "Batı yok olacak" sloganının da içi boştur. İnsan uygarlığının son 300 yılı aydınlanma felsefesinin temel ilkeleri olan rasyonel aklı ve bilimsel yöntemleri kullanma becerisini gösteren Batı uygarlığının liderliğinde belirlenmiştir!
Bugün iktidarda olan AKP'li yöneticilerin yeni çağı algılamasını ve değişen toplum yapısının gereklerini idrak ederek, bu yapıya uygun çağdaş politikalar üretmesini elbette bekleyemeyiz. Bu onların dünya görüşüne ve ezberlerine aykırı bir durum dolayısı ile ya onların ezberleri ve dünya görüşü değişmeli ya da bugün iktidara sahip olan AKP değişmelidir, yoksa ülkemiz yeni gelen bu çağa hazırlanamayacak ve uyum sağlayamayacaktır. Demedi demeyin...
