Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Arslan Küçükyıldız

Arslan Küçükyıldız

KÜÇÜK İŞLER

Yaptığın işi tam yapmak

Ne yazık ki bazı küçük şeylerin üzerinde durulması gerekiyor. İş yapıyor gözüküyoruz, ya yanlış ya eksik yapıyoruz. Bizim yaptığımız işlerin uzun vadeli sonuçlarını düşünmek gibi bir alışkanlığımız yok. Göç gide gide düzülür, kısa dönemde işimiz görülsün de sonrasına bakarız, deniliyor. Bir örneği şudur: Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı genelge ile Türkiye'nin ihraç ettiği ürünlerde "Made In Turkey" yerine "Made In Türkiye" ibaresi kullanılacakmış. Devletler ve uluslararası kuruluşlarla olan her türlü faaliyet ve yazışmada da "Turkey", "Turkei", "Turquie" ibareleri yerine "Türkiye" ibaresi yer alacakmış. İlk bakışta göze ve kulağa hoş gelen bir iş gibi duruyor. Ancak eksik olduğu açık; "Türk Malı" kullanılacak denilebilirdi. Endişeniz yersiz, çünkü bu ibare dış ticaretimizde bir eksiklik doğurmaz. Yeter ki ürettiğimiz mallar alanında dünyanın en iyisi olsun.

Ne yazık ki işlerimiz böyle. Yarım yamalak. Geçtiğimiz ay Türk Devletleri Birliği kuruldu. Turan için önemli bir adımdır. Bu teşkilat inşallah milletimiz için güzel sonuçlar doğuracak işler yapar. Ancak ne hikmetse adı "Birliği" olması gerekirken Türk Devletleri "Teşkilatı" oldu. Bu kadarına da bin şükür elbette ama neden başlangıçta işin adını doğru koymuyoruz da sonradan düzeltilecek bir eksik, gedik bırakıyoruz?

Sözgelimi geniş katılımlı, şaşaalı toplantılar düzenliyoruz. Bu toplantıların parası milletin ödediği vergilerden geliyor. Acaba düzenlediğimiz kaç büyük toplantı amacına ulaşmıştır? Tecrübeme göre yüz toplantıdan en az doksanı amaca yönelik bir işe dönüşmüyor. Orada sadece günü kurtarıyoruz. Toplantının basında, haber bültenlerinde şöyle bir gözükmesi yeterli görülüyor. Hiçbir işimizi günü kurtarmak, büyük veya şirin gözükmek, itibar için yapmamamız gerekmiyor. Az toplantı, çok iş hedefimiz olmalı. Bir binanın büyük olması, geniş olması, çok odalı olması mı önemlidir yoksa o binada yapılan işin kalitesi, oturanların mutluluğu mudur?

Birçok yayınevi önemli eserler yayınlıyor. Ancak çoğu yayında ya biçim olarak ya da içerik olarak eksiklikler bulunuyor. Kuvvetli bir düzeltme yapılmadan yayınlanan eserlerde gözden kaçan yazım, anlatım bozuklukları olması kaçınılmazdır. Düzeltmen (Editör) çalıştıracak gücümüz yok, demek doğru değildir. Hangi nedenle olursa olsun, yayınlardaki hatalar kabul edilemez. Zaten kaliteli kitap basarsan, para kazanırsın, düzeltmen çalıştırabilecek gücünüz olur. Yayınevlerinin bastıkları eserleri hatasız basmaları, yayıncılığın olmazsa olmazıdır. Eserleri düzeltme yüzü görmemiş büyük yayınevleri de var. Örneğin, önde gelen bir yayınevi olan YKY'nın onüçüncü baskısını gördüğüm bir masal kitabında başlı başına bir bölüm yoktu. Yayınevine yazmıştım ama bir cevap vermek lüzumu bile hissetmemişlerdi. Amaç çok yayın yapmak değil, kaliteli, düzgün yayınlar yapmaktır. İleriki baskılarda düzeltilir, diyemeyiz. Bu denk, göçe dayanmaz; yolda yıkılır.

Nitekim özellikle kamuda yarım, eksik, yanlış yapılan işleri tam, doğru ve gerçek kabul etme alışkanlığı gitgide yaygınlaşıyor. Yalan yanlış işlerin kabulü, adam kayırma ve rüşveti de beraberinde getiriyor. TRT benim eski kurumum. Yıllarımı verdiğim bu kurumda, yöneticilerin, belirledikleri firmalardan gelen, daha kurgusu bile bitmemiş programların yayına kabul edildiğini duyuyorum. Yakınlarınız bile olsa, parasını bir an önce verelim diye eksik, yanlış, kusurlu programları "tam" olarak kabul etmeyin. Bu günün yarını, dünyanın da öte yanı var. Bilmiyorsanız bilenlere danışın ve yayına koyduğunuz programların mükemmel olmasına gayret edin. Bu gayretiniz sonunda programlar mükemmel olamasalar bile güzel ve kalıcı olur. Milyonlarca lira verdiğiniz birçok program, yandaş firmaya para ödemiş olmak için yayınlanıyor; seyirci bunu göremiyor olabilir ama doğrusu bu. Rüyanız kalıcı etki bırakan programlar yayınlamak olsun. Eksiği doğru görme ve gösterme, yanlışı da doğru görüp göstermeye yol açıyor. Bu virüs, salgın halinde, yayıldıkça yayılıyor. Hedefimiz daima en iyi, kusursuz, tam iş yapmak; yapılmasını da beklemek olmalı. Türk'e, Müslüman'a yakışan budur.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları