Atatürk'ün yaklaşık 2.5 yıl evli kaldığı Latife Hanım son yıllarda yere göğe sığdırılamıyor, hakkında ardı ardına övücü kitaplar yazılıyor, belgeseller çekiliyor, adeta çağdaş Türk kadınının sembol ismi olarak tanıtılmaya çalışılıyor.
Acaba tüm bunları hak ediyor mu?
Gelin, yakın tarihte kısa bir gezintiye çıkalım...
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayata gözlerini yumduğu gün Latife Hanım, İsviçre'nin Bern kentinde bir hastanede yatıyordu.
Atatürk'ün vefatını ertesi gün gazetelerden öğrendi.
Ve öğrenir öğrenmez de, yine 11 Kasım'da Meclis tarafından Atatürk'ün yerine Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü'ye bir mektup yazdı.
***
Cumhurbaşkanlığı tarafından 2005 yılında yayınlanan "Cumhurbaşkanlığı Tarihi" kitabının 95 ve 96'ncı sayfalarında yer alan bu mektup aynen şöyle:
"Bern-11.XI.1938
Reisicumhur, General İsmet İnönü, Ankara
Çok aziz ve muhterem Şefim,
Bu sabah, aylardan beri yattığım bir hastane odasında mutat üzere (her zamanki gibi) gelen gazeteleri görünce beynimden vurulmuşa döndüm.
On üç senedir çektiğim azabı bütün vicdanıyla tartmış, beni her suretle korumuş olan zatı devletinizin, bu büyük felaketle ne kadar sarsıldığımı tahmin buyuracağına eminim.
Şu anda, beni, millet ve memleket namına müteselli eden (avunduran, teselli veren), O'nun taşıdığı ağır mesuliyetin (sorumluluğun) sizin omuzlarınıza yüklenmiş olmasıdır.
Size ne derin bir samimiyetle hitap ettiğimi bilirsiniz.
Bütün merbutiyetimle (bağlılığımla) daima muvaffakiyet (başarı) sıhhat ve uzun ömür dilerken, bu kanatları kırık ve hasta kızı şefkat ve himayenizden mahrum etmemenizi rica eder, mübarek ellerinizden öperim."
***
Atatürk'ün sağlığında Latife Hanım'a devletçe yardımda bulunuluyor, tüm ihtiyaçları karşılanıyordu.
Öyle anlaşılıyor ki, Latife Hanım, bu yardımların kesilmesinden, ayrıcalıklı durumunun değişmesinden endişe etti ve Atatürk'ün vefat haberini alır almaz kaleme sarılıp İsmet İnönü'ye yukarıdaki mektubu yazdı, "kanatları kırık kıza şefkat ve himaye" isteyip "mübarek ellerden" öptü.
***
Latife Hanım'ın evli olduğu dönemde Atatürk'e pek huzur vermediği biliniyor.
Ama bu olmasa bile, 11 Kasım 1938'de, Atatürk'ün naaşı henüz soğumamışken İsviçre'den yeni Cumhurbaşkanı'na yazdığı mektup her açıdan üzücüdür.
Yabancı basın ne yazdı?
Gazeteci Orhan Erinç'in "10 Kasım-Atatürk'ün Ardından Ne yazdılar" isimli bir kitabı var.
Kitapta büyük kurtarıcının ardından yabancı basında yayınlanan haber ve yorumlar da derlenmiş.
İşte bunlardan birkaçı:
Hiçbir çağdaş isim, Atatürk adı kadar büyük saygı telkin edemedi. (Observer)
Ölüm, mağlubiyet nedir bilmeyen bu adamı mağlup etti. (Tems)
20 yılda Türkiye'de yeni bir zihniyet yaratmış olan bir adam öldü. (Corriera Della Sera)
Onun hakiki büyüklüğünü zaman gösterecektir. (Deutsche Allgemeine Zeitung)
Atatürk, büyük bir adam, çok büyük bir adam, politik bir dehaydı. (Excelsior)
Atatürk, özgür ve bağımsız bir Türkiye bıraktı. Ülkesi sağlam ve çağdaş bir ordunun koruması altındadır. (Jour-Echo de Paris)
Türk milletinin varlığını borçlu olduğu en büyük Türk öldü. (Börsen Zeitung)
Atatürk, arkasında geleceğinden korkmayan, güçlü ulusal bir devlet bıraktı. (Bohemia)
Atatürk, 'Hasta Adam' diye anılan ülkesini, güçlü bir yere taşıdı. (Socialdemokraten)
Atatürk, nefsinde askerî dehayı, devlet adamlığını ve filozofluğu birleştirmişti. (Vanguardia)
Yaptığı devrimler o kadar büyüktür ki, bunlar karşısında dünya hâlâ hayrettedir. Bu devrimlerle köhne Türkiye'den Batılı ve çağdaş bir Türkiye yarattı. (Soir)
