Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Var olsun Cumhuriyet!

Hatıralar bazen gülümsetir, bazen hüzünlendirir. Bugün sizlerle, üç ayrı hikayeyi, üç ayrı hatırayı  birebir yaşayanların aktardığı şekilde paylaşmak istiyorum.

*****

Demokrat Partinin en güçlü olduğu dönemdi. Merhum Başbakan Adnan Menderes," Vatan Cephesi" açmak üzere Keşan'a gelecekti.

Muhalefetin ileri gelenlerinden genç doktor, hindileriyle ünlü Keşan'da ilginç bir protesto hazırladı.

Arkadaşlarıyla birlikte 50-60 hindi satın alıp, her hindinin boynuna Vatan Cephesini sembolize eden V.C harfleri yazılı birer yazı astırdı.

Keşan'da, merhum Menderes'in konuşma yapacağı meydana bakan bir yokuş vardı.

Doktorun kardeşi ve arkadaşları boyunlarında V.C yazılı hindileri bin bir zahmetle o yokuşun başına getirip beklediler.

Keşan tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Yokuşun hemen aşağısında bulunan meydan bayram yeri gibi süslenmişti.

Bir müddet sonra, beklenen misafir yani Adnan Menderes alkışlar içerisinde geldi, arabasından inerek halkı selamlamaya başladı.

İşte tam bu sırada genç doktor, kardeşine ve görevlendirdiği adamlara, " Hindileri aşağıya sürün" talimatı verdi.

Bir anda 50-60 kadar hindi, Adnan Menderes'in bulunduğu alana boyunlarında ki V.C yazılarıyla dalgalar halinde uçarcasına inmeye başladılar.

Kalabalıklar dalgalandı, hindiler yakalanmaya çalışıldı.

Belki de tarihte ilk hindili protesto olan bu olay karşısında polisler, hindileri alana sürenleri ve olayın baş kahramanı doktorun kardeşini yakalayarak adliyeye teslim ettiler.

Doktor kardeşine bir avukat tuttu. Hakim karşısına çıktıklarında, söz alan avukat;

-Sayın Hakim Bey dedi. Aslında yapılan gösteri bir protesto değildir. Aksine hindilerin boynundaki V.C harfleri, "Var olsun Cumhuriyet" kelimelerinin baş harfleridir.

Hakim doktorun kardeşine olan delikanlıya sordu;

-Var olsun Cumhuriyet mi demek istediniz?

Delikanlı hem ağabeyinden hem de avukattan gerekli uyarıları çoktan almıştı.

-Evet efendim dedi. Biz Sayın Başbakanımızın gelişlerine renk katmak istedik… Var olsun Cumhuriyet diyerek katkıda bulunmaya çalıştık.

Hakim kısa bir müddet düşündükten sonra kararını açıkladı;

-Beraat!

Delikanlı ilk celsede kurtulurken, ona yardımcı olan arkadaşları da kurtulmuşlardı.

Ancak Keşanlılar ve olayı yaşayanlar bu komik hindili protestoyu yıllarca birbirlerine anlatıp durdular.  

 

ÜÇ SAC KAVURMA YEDİNİZ DİYE!

Siyasiler, bir beldeden geçiyorlardı. Vakit öğle zamanı olunca, karnımızı doyurup yola öyle devam edelim diye düşündüler.

Üç arabalık konvoy, beldenin sac kavurmasıyla ünlü lokantasının önünde park etti.

Sac kavurmalarını söylediler. Kavurmalar geldi. Kavurmaları yedikten sonra, milletvekili adayı lokantanın sahibini yanlarına çağırdı.

Elini lokantacının omzuna koydu;

-Eline sağlık ustam dedi, bizleri tanıyorsun değil mi?

Lokantacı ;

-Tanıyorum, nasıl tanımam dedi, her seçimde geliyorsunuz zaten...

Aday, cesaretlendi ;

-Artık dedi, oyunu bizim partiye verirsin değil mi? Bak yanında çalışan elemanlarda var, onlarda verirler...

Lokantacı ;

-Kusura kalma dedi, üç sac kavurma yediniz diye, kıvıracak değilim. Ne sana, ne de senin partine benim buradan oy yok!

 

MENDERES'İN GÖZYAŞLARI!

Yıl 1953. Ankara Silah Fabrikasına dönemin Başbakanı merhum Adnan Menderes gelecekti. Yemekhane pırıl pırıl düzenlendi. Masalar birleştirilerek, beyaz naylon örtüler örtüldü. Memur ve işçilerin yiyeceği salonlar ayrı ayrı hazırlanırken, Başbakan içinde, memurlara ayrılan yerde, üzeri çiçeklerle süslü bir masa hazırlandı.

Ankara'da ilk defa olarak alüminyum tabaklarla servis yapılacaktı. Tabaklar, çatal ve kaşıklar özenle yerleştirilmeye başlandı.

Bütün hazırlıklar tamamlanmıştı ki, Başbakan Adnan Menderes ve kalabalık heyet içeri girdiler.

Fabrika müdürü, Başbakan için ayrılan yere doğru misafirini götürme talebini iletince

Merhum Menderes;

Hayır dedi, ben işçilerimle birlikte yemek yiyeceğim.

Bakanlar, bürokratlar Menderes'i ikna etmeye çalıştılar.

Menderes koluna girmeye çalışan bakan arkadaşını eliyle itti.

Hepiniz öbür tarafa gidebilirsiniz dedi, ben burada kalacağım.

Olayı izleyen işçiler heyecanla neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı.

Başbakan, onlardan ayrıldı, işçilerin oturduğu sıralardan birine, işçilerin arasına oturdu.

O arada, tekerlekli servis arabalarıyla yemekler gelmişti. Ahçı ve servis elemanları Başbakana doğru yönelince, Başbakan;

-Sırayla dağıt dedi. Ne zaman sıram gelirse o zaman servis yapın.

Alüminyum tabaklara yemekler konmaya başladı. Hiçbir işçi eline kaşığını almadı. Herkes Başbakanı bekliyordu.

Adnan Menderes, bir süre daha işçilere baktı. Gözyaşlarına hakim olamamıştı. Gözleri yaşlı ayağa kalktı.

-Beni mazur görün arkadaşlar dedi. Bu tablo karşısında son derece duygulandım.

Yemek salonunda uzun süre devam eden  alkışlara, Menderes'in cevabı, gözyaşları olmuştu.

Kaşığını çorbaya daldırdıktan sonra, işçiler yemeğe başladılar.

O gün Ankara Silah Fabrikası tarihi bir güne tanıklık ve ev sahipliği yapmıştı.

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları