Asgari ücret alan 7 milyon kişinin gözü kulağı haftalardır Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda.
Ama çeşitli kamu kuruluşlarının görevlendirdiği elemanlar ile işçi ve işveren sendikalarının temsilcilerinden oluşan toplam 15 kişilik komisyon çalışmalarını bir türlü tamamlayamıyor.
Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki asgari ücret seçime az kala yıllık enflasyon rakamının epey üstünde açıklanır. Diğer yıllarda ise enflasyona yakın bir rakam belirlenir.
Hal böyle iken neden çalışmalar uzadıkça uzatılır, toplantı üstüne toplantı yapılır?
Bu sorunun yanıtı belki de Asgari Ücret Yönetmeliği'nin 16'ncı maddesinde gizlidir.
"Huzur Hakkı" başlıklı o madde şöyle diyor:
"Her toplantı günü için komisyon başkanına 1100, üyelerine 1000, raportörlere ise 800 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarda huzur hakkı ödenir."
***
Başyazar, dezenfektan reklamına çıkabilir mi?
Ünlü bir profesör.
Süleyman Demirel'in özel doktoruydu.
Şimdilerde bir büyük gazetenin başyazarı olduğu gibi aynı zamanda büyük bir televizyon kanalında haftada iki gün sağlık programı yapıyor.
İşte bu profesör-başyazarı geçenlerde dezenfektan reklamında izledim; hayretler içinde kalarak ve üzülerek.
Gazetecilik mesleğine taban tabana zıt bir şeydi bu yaptığı çünkü.
...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı "Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"nin bir maddesi şöyle:
"Gazeteciler ilan, reklam, tanıtıcı reklam veya sponsorlu metinleri yazmamalı, reklamlarda yüzü ya da sesiyle yer almamalı, sosyal medya hesaplarında, web sitelerinde, bloglarında vs. de reklam, tanıtım, ürün yerleştirme yapmamalıdır. Tanıtım veya reklam yüzü olarak algılanmasına sebep olacak durumlardan kaçınmalıdır."
"Efendim, ben aslında tıp profesörüyüm. Gazetecilik esas mesleğim değil" diyebilir bu kişi.
Ama bildirgede bu gerekçeyi geçersiz kılacak bir madde daha var:
"Gazeteci olmadıkları halde çeşitli biçimlerde gazetecilik faaliyetine katılanlar da bu sorumluluklar kapsamındadır."
…
Hadi, profesör-başyazar mesleğin temel ilkelerini ortaya koyan bildirgeden habersizdir diyelim.
Peki, başyazılarını yazdığı gazete ile program yaptığı televizyon kanalının yöneticileri de mi görmüyorlar olan biteni?
***
Kapsam genişletilmeli
Sağlık Bakanlığı, Korona yüzünden vefat eden sağlık elemanlarının yakınlarına aylık bağlanacağını açıkladı.
Doğru bir adım atıldı, ama yetmez.
Sadece sağlık çalışanları değil yaptıkları görev nedeniyle Korona'ya yakalanıp yaşamlarını yitiren başka çalışanların ailelerine de el uzatmak gerekiyor.
Örneğin; polis, jandarma, bekçi, itfaiyeci, postacı, şoför, apartman görevlisi, market kasiyeri, kurye, temizlik işçisi de görev sırasında virüs kapıp ölürse onların aileleri de ortada kalmamalı, açlığa ve sefalete mahkûm olmamalı.
***
Hangi alanda dünya lideri olduk?
2021 bütçesi üzerine Meclis'te en dikkat çeken konuşmalardan birini CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener yaptı.
Şu eleştirisi ilginçti:
"İktidar, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılandan daha fazla cezaevi yaptı.
"2014'te 14, 2015'te 18, 2016'da 38, 2017'de 12, 2018'de 15, 2019'da 26, 2020'de 18 cezaevi açıldı.
2021'de de 39 yeni cezaevi açılacak.
2002'de 58 bin hükümlü ve tutuklu vardı. Bu sayı 2019'da 291 bin 500'e çıktı.
Af yasasıyla 45 bin kişi çıktı. Şu anda 265 bin kişi içeride...
Türkiye, hükümlü ve tutuklu sayısı açısından da dünyanın önde gelen ülkelerinden biri oldu.
Hani 'Dünya lideri olacağız' diyorlardı ya... Cezaevi sayısı ile mahkûm ve tutuklu sayısı bakımından ülkeyi gerçekten dünya lideri yaptılar."
