Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kamuran ÖZGEN

Kamuran ÖZGEN

TURİZM EKONOMİSİ VE POLİTİKASI

Turizmde kaybettiklerimiz - 1

Yılda kırk milyondan fazla yabancı turistin ülkemize geliyor olması ve ülke cari açığının nerede ise yarısının "Turizm Gelirleri" sayesinde kapatılabiliyor olması, bu sektörüden sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın neler yaptığını/yapmadığını mercek altına almamı gerektiriyor. Geçen hafta ki yazımda mevcut yönetim anlayışı ile görüntü vermekten öteye gitmeyen, Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratlarının ülkemize kaybettirdiklerinin örneklerini bu yazımda dile getirmeye çalışacağım.

"Apart Otel Konaklama İşletmeleri"

Yatak kapasiteleri itibari ile yaklaşık beşyüz bin kapasiteye sahip olan bu konaklama işletmeleri acilen Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimi altına alınmalı ve standartları yükseltilmeli. Hâlâ bağlı oldukları belediyelerden aldıkları "işletme ruhsatları" ile çalışan bu işletmeler konaklama standartları olmadan her yıl milyonlarca turiste konaklama hizmeti vermeye devam etmekte.

"Villa Kiralama Hizmetleri"

2004 yılında yabancıların ülkemizde gayrimenkul alabilmelerinin önündeki engeller kaldırıldıktan ve 442 sayılı Köy Kanunu yürürlükten kaldırıldıktan sonra, her turizm bölgesinde mantar gibi çoğalan "yabancılara ait villalar", devletimizin devlet etmekteki eksikliği ve sorumlu bakanlıkların yıllardır konuyu göz ardı etmesi sonucu, turizm sektörünün en büyük kanayan yarası haline geldi. Sayılarının tahmini 100 bin olduğunu düşündüğüm villalar, yaz aylarında günlük ortalama bin ila beş bin Türk Lirası arasında değişen fiaytlarla kiraya verilmekte. Bu villaların tüm kiraya verme işlemleri inşaat ve emlâk firmaları tarafından veya villa sahipleri tarafından yapılmakta. Her konu da "güvenlik gerekçesi" ile seyahat acentalarına polisiye tedbirler getiren Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı ile İç İşleri Bakanlıkları'nı, villaların kayıt altına alınması ile ilgili konu da etkin olarak göremiyoruz. Villa Kiralama Hizmetleri'nin de acilen Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) üyesi seyahat acentaları kontrolünde yapılması, hem güvenlik hem de mali anlamda denetimin oluşmasını sağlayacaktır. Mevcut uygulama da "inşaat ve emlak firmaları" (kanunen hakları olmadığı halde) "günübirlik veya haftalık kiralama hizmeti" vermekteler. Son 15 yıldır kanunsuz şekilde "inşaat ve emlak firmalarının" yaptıkları kiralama işlerine acilen bir son verilmesi gerekmekte.

"Günübirlik Tur Tekneleri"

Hangi akla hizmet etmek amacı ile kaldırıldığını anlamadığım, "Nehir, Göl ve Deniz üzerindeki tekne turu faaliyetlerinin TÜRSAB üyesi acentalar tarafından yapılma zorunluluğunun",  kesinlikle yeniden TÜRSAB üyesi acentalar kontrolünde yapılması sağlanmalıdır. Bugünki uygulama da "basit usülde vergiye tabi" tekne sahiplerinin bireysel olarak tekne turları yapabiliyor olmaları, turizm sektörünün en büyük hizmet grubunu oluşturan "tekne turu hizmetlerinin" nerede ise hiç vergi vermeden faaliyette bulunmalarının önünü açmaktadır. Senelik altıyüz Türk Lirası vergi veren bir gezi teknesi, günde 8-10 bin Türk Lirası ciro yapabilmektedir.

"Araç Kiralama Hizmetleri

Daha önce TÜRSAB üyesi en az C Grubu seyahat acenta belgesi sahiplerinin verebildiği "araç kiralama hizmetlerinin", yeniden TÜRSAB üyesi acentaların kontrolünde yapılması hem vergisel hemde güvenlik anlamında büyük bir zaafiyet yaşanan "araç kiralama hizmetleri"ne bir disiplin getirecektir. Şu anda kaskosuz, koltuk sigortasız olarak araç kiralaması yapan bireysel ve tüzel kişilik sahibi işletmeler, turizm sektöründe büyük bir zaafiyet oluşturmaktalar.

"Konaklama KDV Oranları"

Yetkililerin geçtiğimiz haftalarda almış olduğu kararla, turizm tesislerin verdiği "konaklama hizmeti" KDV oranını, yüzde 8'den, 18'e çıkarma kararı konunun tam incelenmeden veya muhatapları ile görüşülmeden alındığını gösteriyor. Oysa ki olması gereken "herşey dahil konaklama hizmeti" veren işletmelerin kdv oranını %18 yapıp, oda kahvaltı veya yarım pansiyon konaklama hizmeti veren işletmelerinkini %8'de tutmak olmalıydı. Çünkü herşey dahil konaklama da konaklama fiyatına "içecekler" dahil olduğundan,  bu KDV değişikliği mantıklı kabul edilebilirdi.

"Ören Yeri ve Müzeler"

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hiç anlamadığım bir uygulaması da, "ören yeri ve müzelerin girişlerini özelleştirmesi". Eskilerin dediği gibi, "altın yumurtlayan tavuğu kesmek" demek sanırım tam anlamını bu uygulama da buluyor. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği ören yeri ve müze girişlerinin özelleştirilmesi acilen iptal edilip, girişlerin doğrudan devletin kasasına girmesi sağlanmalıdır. Özelleştirme ile birlikte, sadece girişlere "optik bilet okuyucu" koymaktan başka bir şey yapmayan firmalar, gerçek anlamda devlete gitmesi gerek parayı haksız yere iç etmekteler.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları