Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Tebdil-i kıyafetle ziyaret

Hollanda''da kamu sağlığı ve sosyal yardımlardan sorumlu Devlet Bakanı Maarten van Ooijen, üzerine gariban giysileri geçirip evsizlerin barındığı bir yurda gitmiş.

Sabaha kadar orada kalan Bakan''ın sosyal medya hesabından aktardığı izlenimlerini özetleyerek nakledelim:

- Amacım evsizlerin sorunlarını yakından görmek ve onlar için bundan sonra neler yapılabileceğini saptamaktı.

- Gece yarısına doğru evsizler barınağının kapısını çaldım.

- Görevliler beni nazikçe karşıladılar.

- Uydurma bir isim söyledim ve yine uydurma bir yaşam öyküsü anlattım. Kaydımı yaptılar.

- Evsiz pek çok kişi vardı orada. Bana yaşamlarını, karşılaştıkları zorlukları içtenlikle anlattılar.

- Gece kalacağım odada yoğun bir ter kokusu vardı. Oda arkadaşlarım, horlama seslerine hazırlıklı olmam konusunda da uyardılar.

- Sabah oradaki evsizlere aslında evsiz olmadığımı, sağlık ve sosyal yardımlardan sorumlu bakan olduğumu, sorunları bizzat saptamak için geldiğimi açıkladım.

- Yalansız bir çalışma ziyareti oldu bu. İlginç bir deneyimdi.

...

Hollandalı bakanın yaptığını bizim bakanlar yapsa ne olurdu?

Örneğin Sağlık Bakanı bir devlet hastanesinin aciline gece yarısı tebdil-i kıyafetle gitseydi, izlenimlerini ertesi gün sosyal medya hesabında şöyle mi yazardı acaba:

"Kapıdan girerken görevli, ''Nereye gidiyon hemşerim'' diye bağırdı.

Kalbimde şiddetli ağrı olduğunu, kalp krizi geçirmekten şüphelendiğimi, onun için geldiğimi söyledim.

''Şöyle geç bekle. Sırada çok hasta var'' deyip cep telefonuyla ilgilenmeye başladı.

Zar zor bulduğum bir yerde saatlerce bekledim. Etrafımda ağlayan, inleyen insanlar vardı.

Özellikle çocukların görünümü iyi değildi. Annelerinin, babalarının kucağında ıstırap içinde yarı baygın oturuyorlardı.

Doktorlar ve hemşireler yorgun ve bezgindiler.

Sabaha karşı sıram geldi.

Küçücük bir odaya girdim.

Genç doktor uzun uzun esnedikten sonra neyim olduğunu sordu.

''Kalbimin tam üstünde şiddetli bir ağrı başladı. Saatlerdir geçmedi. Kalp krizi olabilir diye endişe edip geldim'' dedim.

Göz kapakları kapandı kapanacak şu yanıtı verdi:

''Yarın kardiyolojiden randevu alıp gel. İyice bir muayene etsinler. Şimdi durumun pek ciddi görünmüyor.''

Ne diyeceğimi bilemedim.

Hiç olmazsa nabzıma bakamaz mı, tansiyonumu ölçemez miydi? Ya gerçekten kalp krizi geçiriyor olsaydım ne olacaktı?

Odadan çıkarken yaşlı bir adam, bankonun arkasındaki görevliye, ''Hastamız öldükten sonra mı müdahale edeceksiniz. Üç saattir bekliyoruz'' diye tepki gösteriyordu.

Büyük bir hayal kırıklığı ile binadan ayrıldım."

+

Darısı bizim başımıza

Avrupa''dan bir örnekle başladık, bir başka örnekle sürdürelim:

Galler Parlamentosu çok ilginç bir yasayı kabul etti geçtiğimiz günlerde.

Buna göre, 2023 yılının Eylül ayından itibaren Galler''de yerleşim alanlarında hız sınırı saatte 30 kilometreyi geçemeyecek.

Yasanın gerekçesinde özetle şu ifadeler dikkat çekiyor:

- Kent içinde araçların hızlı seyretmesi trafik kazalarını artırdığı gibi gürültü kirliliğine de yol açmaktadır. Buna karşı bir önlem alınmak istendi.

- Yasa ayrıca kişileri yürümeye ve bisiklete binmeye teşvik edecektir.

- Her yıl milyonlarca sterlinlik yakıt tasarrufu sağlanması da yasayla hedeflenmektedir.

...

Büyük kentlerin caddelerinde özellikle geceleri 100 kilometre/saatin çok üstüne çıkan hızlarla giden araçlara sık sık rastlayan biri olarak Galler Parlamentosu''nun kabul ettiği yasaya şapka çıkarmamam mümkün değil doğrusu.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları