Tarikatlarla ilgili araştırmanın sonuçları ortaya çıktı: "Türkiye Cumhuriyeti'nin dibine yerleştirilen dinamit"

Tarikatlarla ilgili araştırmanın sonuçları ortaya çıktı: "Türkiye Cumhuriyeti'nin dibine yerleştirilen dinamit"
12 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan Uşşaki Şeyhi tarikatı lideri Fatih Nurullah'ın tutuklanmasının ardından gazeteci Fikret Bila tarikatlarla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Türkiye 12 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan Uşşaki Şeyhi tarikatı Fatih Nurullah'ı konuşmaya devam ediyor. 

Türkiye'deki tarikatların ülke için büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Fikret Bila T24'teki bugunkü yazısında şu ifadelere yer verdi. 

TURGUT ÖZAL'IN ROLÜ

Uşşaki tarikatı liderinin çocuk istismarı bir ilk değildir ve bu gidişle son da olmayacaktır.

Turgut Özal’ın Türk Ceza Yasası’nın; tarikat, cemaat, tekke, zaviye gibi kapatılmış kurumlarda laiklik karşıtı faaliyetleri cezalandıran 163. maddesini kaldırmasıyla, bu tür faaliyetler aleni ve yoğun şekilde yürütülmeye başlandı. AK Parti iktidarı döneminde ise iktidarın desteği ve teşvikiyle çok yaygınlaştı.

AK Parti yöneticilerinin tarikat ve cemaat liderlerini ziyaret etmeleri, onlardan oy desteği istemeleri, devlet protokolünde yer vermeleri, belediyelerden maddi kaynaklar aktarmalarıyla, tarikatlar mantar gibi çoğalmaya başladı. Çoğunun din bilgisi ve eğitimiyle ilgili olmayan çıkar şebekeleri olduğu ve Atatürk’ün 30 Kasım 1925 tarihinde çıkarttığı yasayla yasaklandıkları bilindiği halde hoşgörü ve teşvik devam etti.

Araştırmacı gazeteciliğin en iyi örneklerini veren meslektaşlarımız bu tarikatların içyüzünü ortaya çıkaran çok değerleri çalışmalar yaptılar ve bunları kitaplaştırdılar. İsmail Saymaz, Toygun Atilla, Timur Soykan, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’nun arka arkaya yayımladıkları kitaplar bu tarikatlarda neler yaşandığını gözler önüne serdi. Ancak, bu tarikat liderleri yerine gazeteciler cezaevine gönderildi.

DİNAMİT 

Atatürk devrimlerine karakterini veren laiklik devrimidir.

Mustafa Kemal Atatürk, din istismarını önlemek ve eğitimi akla ve bilime dayalı hale getirmek için 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş ve  30 Kasım 1925 tarihinde  çıkardığı yasayla, cami ve mescit dışında tekke, zaviye ve türbeleri kapatmış; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, büyücülük, üfürükçülük, muskacılık gibi san ve sıfatları kullanmayı yasaklamıştır. Bu yasa halen yürürlüktedir. Bu yasa laik devletin temelini oluşturduğu gibi toplumun din bezirgânlarının eline düşmemesini amaçlamıştır.

Bugün geldiğimiz aşamada ise ortalık şeyhten, şıhtan, cemaatten, tarikattan geçilmiyor. Üstüne üstlük sırtına bir cübbe, başına bir sarık geçiren, devlet törenlerinde Cumhurbaşkanı’nın, bakanların, valilerin ve dahi genelkurmay başkanlarının, kuvvet komutanlarının yanında, protokolde boy gösteriyor.

Ve maalesef, bazı haber televizyonları ve bazı yapımcılar reyting getiriyor diye, bu Atatürk ve laiklik düşmanı, Prof. Dr. Tayfun Atay’ın deyimiyle 'dinbaz', sarıklı, cübbeli tarikat şeyhlerini televizyona çıkarmak için yarışıyorlar.

Daha dört yıl önce kanlı bir askeri darbeye kalkışmış cemaat deneyimi yaşamamış gibi FETÖ’nün boşalttığı devlet kadrolarını bu kez protokolde yer alan şeyhlerin, tarikatlarından gelen memurların doldurduğu herkesin bildiği bir sır. 

Bir oğu devlet kaynaklarıyla desteklenen, Ensar Vakfı gibi çocukları istismar ettikleri ortaya çıkan vakıflarla Milli Eğitim Bakanlığı’nın protokol imzalayıp okullarda ders verdirdiği bu tarikatların şirketleri, holdingleri, televizyonları ile inançlı vatandaşları soydukları, yanmaz kefenler, terlikler sattıkları bir düzen yerleşmiş durumda.

Bu düzende yetişen çocuklar ise geleceğin Atatürk ve laik cumhuriyet karşıtı toplumunu oluşturacak cihatçılar olacak.

Bu, tarikat ve medrese eğitimli yeni toplumsal yapının oluşturulmasının laik Türkiye Cumhuriyeti’nin altına yerleştirilmiş dinamitten farkı olmadığını görmemek için kör olmak gerekir.

Ticaret ve siyaset uğruna görmezden gelinen ve teşvik edilen bu tarikat yapılanması gelecekte Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük sorunu olacaktır.

BİLİMSEL VERİLER

9 Eylül Üniversitesi’nde Prof. Dr. Esergül Balcı ve ekibinin sahada yaptıkları çalışmaların 2018 tarihli raporundaki bilimsel veriler, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl bir tehlikenin beklediğini bütün çıplaklığıyla noktaya koyuyor.

Bu raporun bazı saptamaları şöyle:

1 milyon çocuk tarikatların elinde.
2,6 milyon kişinin tarikatlarla bağı var. Tarikat üyesi olan veya faaliyetlerine katılan kişi sayısı 1,1 milyon.
Tarikat üyelerinin yüzde 9’u Hizbullah, IŞİD, El Kaide gibi terör örgütlerini destekliyor.
Doğu ve Güneydoğu’da medrese eğitimi yaygınlaşıyor.
Tarikatlara bağlı yurtlarda 210 bin öğrenci kayıtlı. Bu öğrenciler için devlet 800 bin lira ödeme yapıyor. 4 binin üzerindeki özel yurtların 2 bin  480’i tarikatlarla bağlantılı.
Bu rapor, Türkiye’nin nasıl bir yola girdiğini göstermeye yetecek veriyi ortaya koyuyor.


 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar