Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Süt içmeyen çocuklar

Bazı çocuklara süt içirmek zordur. Anneler sütün çocuklar için ne kadar önemli olduğunu bilirler. Bu durumda çocuklarının daha fazla süt içmesini isterler. İstedikleri kadar çok süt içiremezlerse kendilerinin başarısız olduklarını düşünürler. Bu düşünce onları daha çok paniğe sokar. İyi anne olamama korkusuna kapılırlar. Bu korku onları baskı altına alır. Bu baskı ile çocuklarının üzerine daha fazla düşerler. Özellikle 2-3 yaş arasındaki dönem annelerin çocuklarına daha fazla süt içirebilme paniğini yaşadıkları dönemdir. Bu dönem ise çocukların inatçılık dönemi olduğu için çocuklar annelerinin baskısına farkında olmayarak karşı çıkar. Anne ile çocuk arasında bir güç çatışması yaşanır. Bu çatışmayı çoğunlukla çocuk kazanır. Çünkü anne çocuğu için en iyiyi istemektedir. Anne pes ettikçe çocuk huzursuz olur. Bu panik çocuğu huzursuz eder. Bu defa çocuk korkar, ne yapacağını şaşırır, huzursuz olur. Bu mutsuzluk anneden çocuğa çocuktan anneye geçer.

Çocuk başka besinleri iştahla yiyor olabilir. Bu anne için yeterli değildir. O süt konusunu çoğunlukla olmazsa olmaz hale getirebilir. Anneler bazen sütün içine değişik maddeler koymayı dener. Bazen de sütü sıcak ya da soğuk verme yoluna giderek, defalarca devreye girerek başarılı olmayı denerler. Bazen ise gündüz veya gece çocuk uykuda iken ona süt vermeyi denerler. Her zaman kendi çocuklarını başka arkadaşlarının çocuklarıyla kıyaslarlar. Eğer çevresinde iştahlı çocuklar varsa annenin paniği artar. Eğer çevresinde de iştahsız çocuklar varsa rahatlar. Bir süre sonra yine daha fazla süt içirme isteği ortaya çıkar. Eğer kendi istediği kadar süt içiremiyorsa mutsuzluğu artar. Bazen eşine bu konuda yardımcı olması konusunda baskı kurar. Böyle durumlarda eşlerin hoş görülü olmaları gerekir. Çünkü bu gergin, mutsuz, kendini başarısız ve kötü bir anne olarak kabul eden anneyi rahatlatmak hem anne hem de çocuk için doğru bir yaklaşım olacaktır. Bazı babalar bunu çok iyi bir şekilde başarır. Bu çekişmeli mutsuz ilişkiyi mutluluğa dönüştürmeyi başarırlar. Bazıları ise zaten iyi anne olamadığı için kendini suçlayan anneyi bir de onlar suçlayarak onu yaralarlar. Bu gibi durumlarda aileye bir danışman psikolog yardımcı olabilir. Çünkü sorun süt içmek değil başarılı ve iyi bir anne olmaktır. Bu istek doğal olarak tüm annelerde zaten vardır.

Süt içmemek en sık görülen korku veya kaygılardan biridir. Bu korku bazen domates, peynir, yumurta, mandalina veya sebze olarak da gözlemlenebilir. Ya da süt korkusu hafifler yoğurt ya da meyve suyu korkusu başlar. Bu gibi konularda çocuk yetiştirmede babaların daha aktif olması gerekir. Çocuklarının bebeklikten itibaren sorumluluklarını almaları ve çocuklarının büyüdüklerinin en tatlı hallerini gözlemlemeleri doğru olacaktır. Eğer sıkıntılarınızı paylaşabileceğiniz ilgi ve hoşgörü ile anlayan bir eşiniz varsa bu durumda siz süt ve benzeri gibi korkuları hızla ve kolaylıkla aşabilirsiniz. Anneler bu gibi konulara saplanıp kalmazlarsa tabii ki daha iyi anne olacaklardır. Bazen çocuk doktorları anneleri rahatlamaya veya bilgilendirmeye çalışırlar. Doktorun verdiği bilgiler anneyi ya hiç rahatlatmaz ya da kısa bir süre sakinleştirir. Ama bir süre sonra bu korku yine anneyi rahatsız etmeye başlar. Burada psikolojik bir destek gereklidir. Bazen de eğitimli anneler anne sütünün değerini bildikleri için bu konuda yoğun kaygı ve korku yaşarlar. Bu korku başka mutsuz olaylarla da birleşirse annenin sütünün kesilmesine ya da bebeğin emmemesine sebep olabilir. Bu tür durumlarda çocuğun emmemesinin nedeni sütün az gelmesi değil "çocuğumu en iyi şekilde beslemeliyim" korkusudur. Eğer ailesinden de "çocuğuna süt vermelisin" şeklinde bir yaklaşım geliyorsa bu durum annenin korkusunu daha fazla arttırır. Bebeğine süt veren annelerin bu tür korkuları varsa bu korkularından öncelikle kurtulmaları gerekir. Çünkü önce yeteri kadar emziremezsem korkusu tüm ömür boyunca farklı nesneler olarak devam eder. Bu anneyi mutsuz eden yetersizlik duygusudur. Anneyi bu korkudan en kısa sürede kurtarmak için psikolojik destek gerekebilir. Bu destekle birlikte eşin anlayışlı olması çok önemlidir. Psikolog anneyle birlikte eşi de terapiye alacaktır.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları