Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Özeren

Levent Özeren

Yazar

Süleyman Soylu'ya mektup (2)

Birkaç gün gecikmeden dolayı affınıza sığınarak, devam edelim.

Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bey;

9 Temmuz 2020 günü, aynı 2018'de olduğu gibi hatta daha da trajik şekilde ikinci kez trollerin hedef göstermesi, linç kampanyası ve yandaş medya manşetleri ile gözaltına alındım.

Bu kez ev araması yoktu, memur arkadaşlar "yakalama emri" tebligatı ile evime girmeden kapıdan alıp götürdüler.

İlginç olan neydi biliyor musunuz sayın Soylu?
Hakaretten dolayı suçlandığım halde, Terörle Mücadele Şubesi tarafından işlem yapılmasıydı.

Trajik olan bu değildi, nasıl bir irtibat trafiği döndüğünü bilemem tabi!

2016 Mayıs ayına gidelim;
Binali Yıldırım ve Boğaziçi Üniversitesi sosyal medyada Türkiye gündeminde ilk sırada.

Binali bey diyor ki;
"Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandım, gittim okula baktım. Kızlar erkekler birarada eğleniyor 'ben burada YOLDAN ÇIKARIM' diye gitmedim, İTÜ'ye gittim."

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, mezunları, öğrenci kulüpleri ve akademisyenler açıklamalar yapıyor, Binali Yıldırım'a sözlerinden dolayı tepkilerini gösteriyorlar.

O günü ve gündemi hatırladınız mı sayın Soylu?

Şimdi konunun benle ilgili kısmına geçelim;

Celal(!)'e anlatır gibi anlatıyorum.
Oynatıyorum Uğur'cuğum sen de dinle(!)

İşte o gün; 2016 Mayıs'ta ben de Binali Bey'e atıfta bulunarak bir kaç tweet atıyorum.

4.5 yıl sonra tweetlerden biri nedeni ile hedef oluyorum.

Binali bey ne diyor:
"Boğaziçi Üniversitesi'nde kızların erkeklerin birarada eğlendiklerini görünce YOLDAN ÇIKARIM diye gitmedim."

Ben tweette ne diyorum:

İlk cümle;
"Hastaneye de gitme acildeki hastalar korkar ölürler."
(Başka bir paylaşımda gördüğüm, hanımefendinin cilt rahatsızlığını gösteren bir fotoğraf ekliyorum.)

İkinci cümle;
"Etik değil falan demeyin."
(Bir siyasetçiyi eleştirirken eşinin fotoğrafını kullanmanın etik olmadığını bilerek... Bunun hata olduğunu kabul ediyorum. Özür dilemiştim/tekrar diliyorum.)

Üçüncü cümle;
"Böyle başa böyle tarak."
(Böyle zihniyete, böyle cevap.)

Esasında burada bırakın bir kadına hakareti, "hanımefendi de sizin anlayışınız nedeni ile rahatsızlanmış" imasında bulunarak, kadın tarafında yer alıyorum.
Bir kadına hakaret kastı söz konusu olmayıp tam aksine hanımefendiyi koruma anlamında ifadede bulunuyorum.

Gel gelelim bu tweetim 4.5 yıl sonra, tam bir algı operasyonu ile çarpıtılarak linç edilmeme sebep oluyor ve tutuklanıyorum.

Tabii ki gerekçe bu değil.
Gerekçe bulunuyor;
"Cumhurbaşkanına hakaret."

Hakkımda 3 dosya düzenleniyor.
Mahkemeye sevk ile 2 dosyadan dakikalar içinde tutuklama kararı veriliyor.
Dosyaların birinin en başında (halkın bir kısmını aşağılama) bahsi geçen tweet bulunuyor.

Birinde de sizin, Numan Kurtulmuş'un, Tuğrul Türkeş'in ve Yalçın Topçu'nun şikâyetçi olduğu bir dosya.
Sizlere de eski partilerinizi ve partililerinizi yarı yolda bırakıp terk etmenizle ilgili eleştiri mevcut.

İlginç olan ne biliyor musunuz sayın Soylu?
Hedef olduğum, linç edildiğim, manşetlere taşındığım o meşhur tweet, 3 dosyanın da iddianamesinde yok..!

Zaten doğru olan, olmaması Sn. Soylu!
Yargıya siyaset alet edilmese, troller ve algı operasyonu ile görevli medya devreye girmese, doğru olan yaşanacak.

Ancak ben bu süreçte 53 gün hapis yattım Sn. Soylu.
Çekilen çileler, ailemin yaşadıkları, itibar kaybı ve travmalar...

Şimdi derdimi anlatmak, kendimi "tanımayanlara tanıtmak için" iğneyle kuyu kazıyorum.

Hak nerede? Adalet nerede? Vicdan nerede Sn. Soylu?

Muhalif olmak tüm bunları yaşmaya "sebep" olarak yeterli mi sizce?

Cumhurbaşkanı'na hakaret de ayrı bir durum.
Meselâ ben sizin dediğiniz gibi;

"Paçalarından yolsuzluk akıyor" demedim.
"Sana gününü göstereceğim" demedim.
"Boyan döküldü" demedim.
"Hesap sormazsam namerdim" de demedim.

Numan Kurtulmuş gibi;
"Harun olmaya geldiler, karun oldular" demedim.
"AKP'ye geçeceğime Has Parti'de çaycı olurum" da demedim.

2015 yılında, 7 Haziran-1 Kasım arasında ülkenin dört bir tarafında canlı bombalar gezerken, yapılan yanlışları eleştirirken kaleme aldığım sözler, inanın siz siyasi sorumluların birbirlerine söyledikleri sözler yanında nezaket ödülü alması gerekir Sn. Soylu.

Kadı ki o günlerde yapılan yanlışlar, o günün sorumluları tarafından daha sonra kabul edilmiş ve uygulanan politikaların tam tersine dönülmüş, terör ile müzakere değil, mücadele yöntemi seçilmiştir.

Kısaca ifade etmek gerekirse;
Sizin partinizden bir kişi suç işlerse, siyasete alet edilmesi ayıp.
Bir gün bile yatmaz.
Muhalif birisi eleştiri tweeti atarsa aylarca yatabilir...

Sizden olursa mübah, muhalif olursa günah..!

İnsaf bunun neresinde Sn. Soylu?

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları