Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yunus Emre Berber

Yunus Emre Berber

Yazar

Sona yaklaşmışken en başa dönmeyelim

İnsan gerçekten de hemen hemen her duruma ayak uydurup alışabiliyor. Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin başında da bu geliyor. Yaşam koşullarının, tükettiği besinlerin, çevresindeki insanların değişmesine ve farklılaşmasına bir şekilde ayak uyduruyoruz. Belki eskisi kadar iyi hissettirmese de kendimize yeni bir sayfa açmakta bence oldukça başarılıyız. İnsanı değişime sürükleyen bireysel, toplumsal ve global etkenler yaşanabiliyor. Kendimizle hesaplaşıp değişime gidebiliriz ya da içinde bulunduğumuz toplumda yaşanan bir fikir akımına katılıp ona göre hayatımızı şekillendirebiliriz. Global olarak ise bir savaş ya da salgın gibi bir durumda kendimizi ona göre güvenli konuma almaya çalışır ve yaşamımızı düzenleriz. Herkesi değişime iten bireysel ve toplumsal etkenler farklılaşabilir ama global etkiler genellikle hepimizi kapsar.

Ve 2 senedir yaşantımızı kökünden değiştiren büyük bir global etek bulunmakta. Tahmin ettiğiniz gibi bu etken Kovid-19 salgını. Bu salgın 2 yılda 6 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Ve daha milyonlarcasında vücut ve zihninde derin ve aşması zor hasarlar bıraktı. Virüs varlığı boyunca yayılımı, etkisi ve tedavisi konusunda çeşitli değişilikler gösterdi. Bizde kendi ve çevremizi korumak adına bu duruma uyum sağladık. Maske taktık. Aramızdaki mesafelere dikkat ettik. Olabildiğince temiz kalmaya çalıştık. Eskiden tıklım tıklım olan kapalı alanlara sırayla teker teker girdik. Arkadaşlarımızla buluşamaz, aktivitelere gidemez duruma geldik. Aşı olmaya başladık. Bazıları bu duruma tepki gösterdi ve aşılamaya karşı çıktı. Tarih boyunca yaşanan bir durumdur bu. Yeni çıkan aşıya güvenmeyen insanlar aşı yaptırmamayı tercih eder. Zamanla sınırlamalar konuldu. Ve buna da uyum sağladık. Maskesiz gezmemeye, ellerimizi dezenfektan ile temizlemeye, insanlardan uzak durmayı alışkanlık haline getirdik.

İki yıldır bu koronavirüs sonrası dünyada yaşıyoruz. Aşılama ve toplumsal bağışıklık oranı belli bir seviyeye geldi. Ve son çıkan Omicron varyantı ilk dönemdeki kadar insanların gözünü korkutmuyor. Devletinde yasak ve tedbirlerde uyguladığı gevşetmeler sonucunda salgın öncesi alışkanlıklarımıza dönmeye başladık. Yeniden otobüslere tıklım tıklım binmeye, kalabalık gruplarla maskesiz dolaşmaya başladık. Özellikle geçtiğimiz günlerde gittiğim bir sinema seansı bu değişimin boyutunu benim için gün yüzüne çıkardı. Yüzde 90 oranında dolu bir sinema salonunda film izlemeye gittim. Ortalama salonlardan oldukça büyüktü. Tahminen salonda 150 kişi vardı ve çok büyük bir kısmı maske takmıyordu. Havalandırması da iyi olmayan bu salonda virüs taşıyan bir kişinin olması halen büyük bir yayılıma sebep olabilir. İnsanlar sıkıldı bu çok belli ve normal. Halen her gün bir uçak dolusu insanımızı bu hastalık yüzünden kaybediyoruz. Özellikle kalabalık ortamlarda maske kullanımı konusunda halen dikkatli olmalıyız. Evet bu süreç hepimizi sıktı ve yıprattı ama bunu sonlandırmak için gerekli toplumsal dikkati kaybetmememiz gerekiyor. Yoksa bu sancılı süreç daha uzun zaman bizlerle birlikte olacak ve az ya da çok herkese zarar vermeye devam edecek.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları