Ticaret Bakanı Mehmet Muş "Son yılları saymazsak, AK Parti döneminde enflasyon ortalaması yüzde 8-9 civarındadır. Tek haneliye indirmiştik, son dönemlerde enflasyonda bir artış var." demiş…
Eskilerde, Osmanlı devrinde Maarif Nazırlığı yapmış Emrullah Efendi''nin "Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim" sözünü hatırlatan bir lakırdı olmuş, son yıllar olmasa aslında enflasyonun belini kırmıştık gibi bir iddiada bulunmuş beyefendi...
Bakın beyler ekonomiden konuşurken canınızın istediği dönemi çıkarıp canınızın istediği dönemi kâale alamazsınız! Bunu yapmaya kalkarsanız sadece ve sadece safsata üretir ve güven kaybedersiniz.
İtibar kazanmak zor iştir ama itibarı korumak çok daha zor bir iştir. Benzer bir şekilde para kazanmak, zengin olmak gerçekten de çok zor bir iştir ve lakin kazanılan parayı ve serveti korumak elde tutmak çok ama çok daha zor bir iştir.
Bir tüccar yıllarca itibar kazanmak için uğraşır borcunu, çekini, senedini, kirasını, maaşlarını her ne yükümlülüğü varsa gününde öder. Verdiği sözleri tutar işinin kalitesinde kusur bulunmaz. Yıllar süren bu emek bir iki çek, senet ya da kredi taksiti ödenmedi mi güme gider, yıllar süren çaba ile kazanılmış itibar bir anda yerle yeksan olur, buharlaşıverir.
Benzer şekilde para kazanmak da zor bir iştir, servet edinmek yıllar alabilir fakat bir iki saçma yatırım, girişilen yanlış birkaç proje ya da kumar ve benzeri işler ile koskoca servetler kısacık bir süre zarfında eriyip, yok olup gider.
Bu yüzden bir kişi, kurum ya da iktidarın itibarı, başarısı, gücü ve zenginliği ancak dönem sonu itibarı ile netleşir.
Bu konuda antik dünyadan kalma çok güzel bir hikâye vardır. Halikarnaslı Herodot''un Pers Kralı Kiros''u, Lidya Kralı Krezüs''ü ve Solon''u da anlattığı kitabında geçer bu hikâye.
Bizim ''''Karun'''' diye bildiğimiz Krezüs Lidya kralıdır. Kral Krezüs sahip olduğu güç ve zenginlikle kendinden geçip; kendisini tanrılara denk görecek derecede bir kibre kapılmıştır.
Bu ihtişamlı dönemde filozof Solon Lidya ülkesine Krezüs''u ziyarete gelir.
Solon''a önce kralın hazinelerini gezdirirler. Gezi tamamlandıktan sonra Krezüs, konuğu Solon''a dönerek "Atinalı, bir filozof olarak sana bunca ülkeyi gezdiren meraklı yaradılışının ve bilgeliğinin ününü birçok kez biz de duyduk. Acaba mutlulukta başka herkesi geride bırakan bir kimseye rastladın mı?" diye bir soru sorar…
Solon sakin bir şekilde cevap verir: "Krezüs, insan için yalnız talih ve talihsizlik vardır. Evet, görüyorum sen çok zenginsin, çok insana hükmediyorsun, ama benden istediğin şeye cevap veremem; çünkü önce ömrünün güzel bir sonla bağlandığını görmem gerekir. Her şeyin sonuna bakılmalıdır…'''' der.
Krezüs Solon''dan istediği onu övücü, kibrini pekiştirici cevapları alamayınca çok öfkelenir ve onu sarayından kapı dışarı eder, zindana attırır.
Fakat kibirli Lidya kralı Krezüs''ün sonu pek güzel olmaz.
Gün gelir Pers kralı Kiros, Lidya krallığına saldırır. Sardes düşer. Krezüs esir edilir, Zincire vurulur…
İdama mahkûm edilen Krezüs yakılmak üzere bir odun yığınının tepesine çıkartılır. Krezüs, odun yığınının üstünde yakılmayı beklerken, Solon''un ''''hiçbir canlının henüz yaşadığı sürece mutluluktan tam emin olamayacağı'''' yolundaki sözlerini hatırlar ve "Solooon, Soloooon, ahhh Soloooooon!" diye çığlık çığlığa bağırmaya başlar…
Pers kralı merak eder, yanına getirtir Krezüs''ü ve sorar ona; ''''Bu Solon kimdir sen neden böyle feryat ediyorsun'''' diye...
Krezüs Solon ile arasında geçen diyaloğu anlatır "ben onun söylediklerine kızıp kovmuş, hapse attırmıştım şimdi anlıyorum Solon''un ne demek istediğini. İşte bu nedenle Solon diye feryat ediyorum.'''' der.
Sözün özü: bir kişinin ya da iktidarın başarısı ya da başarısızlığı işe gelmeyen bazı dönemler çıkarılarak anlaşılamaz…
