Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Siyasetin güler yüzle de yapılabileceğini gösterdi

Yıl 1990.

İktidarda Anavatan Partisi var.

Başbakan, Yıldırım Akbulut.

O günlerde Akbulut hakkında gazetecilik ve saygı sınırlarını zorlayan bir kampanya yürütülüyor; Temel fıkraları O'na uyarlanarak anlatılıyor, yazılıyor. Gazete köşeleri bu fıkralarla dolu... Hatta söz konusu fıkraların yer aldığı birkaç kitap bile çıkıyor piyasaya.

Amaç, Akbulut'u yetersiz, yeteneksiz, adeta saf biri gibi gösterip yıpratmak, Anavatan Partisi'nde başka bir ismin önünü açmak, onun başbakanlık koltuğuna oturmasını sağlamak.

 

...

 

İşte böyle bir ortamda Akbulut, TRT'de Uğur Dündar'ın sunduğu programa katıldı.

Deneyimli gazeteci Dündar, konuğuna, "Efendim, sizin hakkınızda fıkralar anlatılıyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz" diye sordu.

Akbulut, "Okuyup dinledikçe çok gülüyorum. Bakın isterseniz ben de size bir tane anlatayım" dedikten sonra şu fıkrayı anlattı:

Akbulut, Erzincan'da hal müdürlüğü yapmaktadır.

Bir gün sekreteri gelir, 'Evraklarımız çok birikti efendim, artık bunları koyacak yer bulamıyoruz. İzin verirseniz eski döneme ait olanları SEKA'ya gönderelim. Onlar hamur yapıp yeni kağıt üretiminde kullanabilirler' diyor.

Akbulut, biraz düşündükten sonra şöyle yanıtlıyor sekreterini:

'Tamam, ama göndereceğiniz her evraktan bir tane fotokopi almayı unutmayın lütfen.'

 

...

 

Önceki gün kaybettiğimiz Yıldırım Akbulut'un siyasi başarılarını ve başarısızlıklarını elbette tarih yazacaktır; ama o tarihin şunu da yazmasını dilerim:

O, siyasetin asık surat, çatık kaş olmadan, sağa sola hakaretler savurmadan, saygı ve nezaket çerçevesinde yapılabileceğini de göstermişti.

Değerli siyaset adamına Allah'tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.

 

*

 

Aşı işi keyfe bırakılamaz

 

65 yaş üstündeki vatandaşlarımızın yüzde 23.6'sının korona aşısı olmayı reddettiği açıklandı.

Diğer yaş gruplarında da benzer bir tablo varmış.

Şu anda salgına karşı insanlığın elindeki yegâne silahın aşı olduğu bilindiği halde böyle bir tavır sergilenmesi akıl alır gibi değil.

Bir kere şunu unutmamak gerekir:

Salgın karşısında aşı yaptırıp yaptırmamak kişisel bir tercih konusu olamaz.

Aşı yaptırmayı yüz gerdirme, burun kaldırma gibi estetik operasyonlarla karşılaştırmak yanlış olur.

Ortada tüm toplumun sağlığını ilgilendiren bir sorun olduğu ve bunun çözümünün aşı yaptırmaktan geçtiği ayan beyan ortadayken "Aşı yaptırmıyorum" demek tam bir sorumsuzluktur ve sadece kişisel sağlığı değil toplumsal sağlığı da hiçe saymaktır.

 

Peki, ne yapılabilir, aşı inadı nasıl kırılabilir?

Aşıyı reddedenler koronaya yakalanırlarsa tedavi masrafları kendilerinden tahsil edilmelidir, bir.

Bir kamu hastanesinde korona hastalığı nedeniyle yoğun bakım sırası varsa öncelik aşı yaptıranlara verilmeli, onlardan yer kaldığı takdirde aşıyı reddedenler tedavi altına alınmalıdır, iki.

Sırası geldiği halde aşı yaptırmayanların toplu taşıma araçlarından yararlanması önlenmeli, kamu kurumları, bankalar ve AVM'lere girişleri yasaklanmalıdır, üç.

               

*

Arkadaşlarım arasında da "Kısa ve uzun vadede çeşitli yan etkileri oluyormuş" diyerek aşı yaptırmayanlar var.

Onlara söylediğim şu:

"Zengin ülkeler vatandaşlarına harıl harıl aşı yapıyorlar. Çoğu Afrika'da olan yoksul ülkeler ise henüz tek bir doz aşıya bile ulaşamadı.

Böyle bir dönemde ayağınıza kadar gelen aşıyı yaptırmamak hiç kusura bakmayın ama sadece entelektüel şımarıklıkla izah edilebilir."

Sonuca gelecek olursam:

Aşı işi keyfe bırakılamaz.

Devlet, toplumun tümünün aşılanması için gereğini yapmalıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları