Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Sinemadan sosyal medyaya

Televizyonun olmadığı, gazete ve dergilerin ise mütevazı sayılarla basıldığı yıllarda geniş kitleleri etkileyecek en önemli araç sinemaydı.

Bu nedenle ülkemizde siyasi iktidarlar uzun yıllar boyunca sinemayı denetim altında tutmak için büyük çaba harcadılar, sansür kurullarını arı gibi çalıştırdılar.

Çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: 

Metin Erksan, ünlü halk ozanı Aşık Veysel''in hayatını anlattığı "Karanlık Dünya" filmini çekmişti.

Sansür Kurulu filmi inceledi ve özetle şu gerekçelerle gösterilmesinin sakıncalı olduğuna karar verdi:

- Filmin adının "Karanlık Dünya" olması toplumun ruhsal durumunu olumsuz etkiler. Bu adla seyirci karşısına çıkması sakıncalıdır, değiştirilmesi gerekir.

- Aşık Veysel''in gözlerinin henüz çocukken çiçek hastalığı yüzünden kör olduğunun ifade edilmesi de kabul edilemez. Filmin bu şekilde gösterilmesi ülkemizin itibarını içte ve dışta zedeler, çocuklarını hastalandıklarında tedavi edemeyen ülke olduğumuz gibi bir algının doğmasına yol açar.

- Filmin bazı sahnelerinde buğday başaklarını görüyoruz. Ancak bu başaklar son derece cılız. Boylarının uzunluğunun otuz santimetre olduğu bile şüphelidir. Film şayet bu şekilde gösterilirse ülkemiz için iyi olmaz, tarımsal alanda aciz durumda olduğumuz izlenimi doğar. Söz konusu sahne ya filmden çıkarılmalı ya da cılız başakların yerine güçlü başakların olduğu görüntüler yerleştirilmelidir.

- Bir köylü kadının çıplak ayaklarla evinin dışında dolaşması da filmin kabul edilemez görüntülerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Bu görüntüler Türk köylü kadınının çok yoksul olduğu, ayakkabısının bile bulunmadığı algısına yol açar ki böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildi.

***

Bakın sonra neler oldu?

Metin Erksan sansüre takılan filminin üzerinde yeniden çalıştı.

Filmin adı "Karanlık Dünya" değil, "Aşık Veysel''in Hayatı"ydı artık.

Aşık Veysel''in çocuk yaşta tedavi edilemeyen çiçek hastalığı yüzünden gözünü kaybetmesi sahnesi de filmden çıkarıldı, bunun yerine o yörede modern bir hastane varmış gibi gösterildi.

Cılız buğday başaklarının yerine güçlü buğday başakları bulmak için çok uğraşıldı. Sonuçta o görüntüler bir Amerikan belgeselinden alınarak filme eklendi.

Evinin dışında çıplak ayakla dolaşan köylü kadın da filmin kesilen kareleri arasında yer aldı.

Sonuçta film değiştirilen haliyle Sansür Kurulu''na götürüldü ve bu kez sinemalarda gösterim izni almayı başardı.

***

Gelelim bugüne...

Günümüz Türkiye''sinde en önemli iletişim araçları olan televizyonlar ile gazetelerin önemli bir bölümü birkaç büyük işadamının elinde bulunuyor.

İktidarla ilişkilerini iyi tutmayı çıkarlarına uygun bulan bu işadamları yayınlarda muhalif seslerin çıkmasına izin vermiyorlar.

Elbette muhalif gazeteler ve televizyonlar da var ama onlar ekonomik yetersizlikler yüzünden toplumun tümünü kucaklayıp etkileyecek izlenme ve okunma oranlarına ulaşamıyorlar.

Geriye etkili muhalefetin yapılabildiği tek bir mecra kalıyor:

Sosyal medya...

İşte iktidar geçtiğimiz günlerde Meclis''e getirdiği yasa teklifiyle bu nedenle sosyal medyayı denetim altına almayı, her şeyin özgürce yazılıp çizilmesini önlemeyi hedefliyor.

Yani eskiden sansür kurullarına yaptırılanlar şimdi sosyal medya yasasıyla yaptırılmak isteniyor.

Bence olay budur.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları