Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Naci YENGİN

Naci YENGİN

TARİHİSTAN

Seyyid Ahmet Arvasi

Takvim yapraklarının yeni yıla evrilmesiyle birlikte hazan mevsimini yaşayan gönül erleri birer birer güz mevsiminde aramızdan ayrıldılar.

Hazan mevsiminin yapraklarını dallarından ayırması güz mevsiminde ayrılışın da habercisidir bir anlamda.

Aralık ayında aramızdan ayrılan siyaset, sanat, fikir önderlerini düşündüğümde ilk aklıma gelenler şunlar:

Mehmet Akif Ersoy, Namık Kemal, Orhan Şaik Gökyay, Hasan Basri Çantay, Hüseyin Nihal Atsız, Behçet Necatigil, Oğuz Atay, Rıza Tevfik Bölükbaşı, İsa Yusuf Alptekin...

Aralık ayı Seyyid Ahmet Arvasi’nin ebedi istirahatgahına gidişiyle kapanır.

31 Aralık benim gibi pek çok sevdalı yürek için hüzün perdesinin kapandığı aydır.

Seyyid Ahmet Arvasi hocam Aralığın son günü aramızdan ayrılmıştı. İstanbul Üniversitesinde 3. sınıfta okuyan arkadaşlarla ne yapacağımızı bilememiştik. Bundan böyle başımız sıkıştığında kime danışacağımızın endişesi kapladı içimizi! Ölümüne dek yazdığı köşe yazılarını okur aramızda ders niyetiyle tartışarak anlamaya çalışırdık. Bazen de kapısını çalar misafiri olurduk Arvasi Hocamızın!

Bizim neslin iman ve eylem timsali ve Dedem Korkut örneğiydi. İlmihalini elimizden düşürmez “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” kitabını anlamak için beynimiz zonklayıncaya kadar tekrar tekrar okurduk. Hayatı boyunca tek başına bir okul, akademi ve bir ilim ocağı olarak, yazı ve sohbetleriyle gençlere irfan ışığını yaymaya devam etti.

Bir eğitimci ve fikir adamı olarak Türk Millî Eğitimine uzun süre hizmet eden, ardından çok sayıda eser bırakan ve hayatını ülkenin geleceğine yön verecek uzman kadroları yetiştirmeye adayan Seyit Ahmet Arvasi Hoca’mın  düşüncesinde bir duruluk ve sadelik vardı. Onun sağlığında sokaklarda engin bir yürek, gençlerde vizyon varsa bunda Arvasi hocamızın büyük katkısı vardır. Nice gönül, siyaset ve ilim ehli yetiştirdi.

“Seyyid Ahmed Arvasi, Cumhuriyet dönemi Türk toplumunun yetiştirdiği dikkate değer bir düşünce adamıdır. Fikirlerinin şekillenmesinde aile ortamında aldığı klasik İslam kültürü ve Batı kültürünün sentezi etkin olmuştur. Modern eğitim kurumlarında bir eğitim uzmanı olarak çalışırken kendine özgü fikri sentezi O’nu kısa zamanda ünlendirmiştir. O, Batı’nın aydınlanmacı düşünceye dayalı çözümlerini hareket noktası yapmış ama bununla sınırlı kalmamıştır. Özellikle Maurice Blondel ve Türkiye’deki temsilcisi sayılabilecek Nurettin Topçu’nun hareket felsefesini, insanın yetkinliğini temellendirmede kullanmıştır.”(Hüseyin Subhi Erdem,  Seyyid Ahmet Arvasi’de İnsanın Tekâmülü Fikri, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 2, Sayfa: 47-69, Elazığ-2011)

Arvasi’nin hayalindeki ideal insan tipi İmam Gazali’nin ortaya koyduğu insan tipidir. “İnsan önce dış gözü ile bakmalı, sonra iç gözü ile görmelidir. Yalnız şu var ki, dışa ait fevkaladelikler sonsuz değildirler. Birer sonları vardır ve âlemdeki cisimlerle ilgilidirler. İçe ait harikuladelikler ise sonsuzdurlar, ruhları ve gerçekleri ilgilendirirler ki, bunlar sonsuzluğu ifade ederler. Yine dış göz, iç gözün anahtarıdır derler ve yaratılışın, tuhaflıklarını görmek bakımından faydasız da değildir. Bununla birlikte, dış gözü olup da iç gözü olmayanın mertebesi de hayvana yakındır.”(Gazalî, Kimyayı Seadet, çev. A. Faruk Meyan, Bedir Yay, İst, s. 28 )

İslam ahlak ve faziletiyle Türk milletinin yüksek seciyelerinin birleştirilmesinde Hoca Ahmet Yesevi’nin attığı tohumların yeniden yeşermesi için ideal millet, ideal ülkü ve ideal İslam inancının yeniden yeşermesinde fertten cemiyete, cemiyetten devlet hayatına varıncaya kadar yeniden “Bismillah” diyerek başlanılması gerektiğini savunuyordu Ahmet Arvasi Hocam.

İslam’ı Araplaşmadan, öz benliğiyle yaşamayı başaran bir neslin yetişmesi için uğraştı. İslam’ı yaşayan, anlatan kapasite ve anlayışta âlimlerimiz, hocalarımızın yetişmesi için var gücüyle çalıştı. İslam’ın Türklükle var olabileceğini, iki kutsal değerin ayırılması durumunda milli ve dini değerlerin ortadan kalkacağını anlattı, yazdı. Maturidi anlayışıyla yaşadı, bu anlayışa karşı çıkan düşünce ve çevrelerle mücadele etti. Çalacak kapılarımızdan birisi daha 31 Aralık 2008’de kapandı! Bıraktığın Türk İslam Ülküsü yaşamaya, dal budak salmaya, kıtalarda dolaşmaya devam ediyor. Mekânın Cennet olsun ey ulular ulusu Hocam! 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları