'Sen Türkiye kokuyorsun abla...'
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu anlatıyor:
"Referandum dönemi, yer Muş. Esnaf geziyoruz. Bir dükkâna girdik. Girince gördük ki dükkân malum renklerden ibaret. Dükkân sahibi atik davrandı, çay ısmarlamak istedi. Edep gereği oturduk. Oturur oturmaz iki genç Meral ablaya yaklaşarak foto çekinmek istedi. Ben bir malum işaretli poz ihtimaline binaen yerimden doğruldum. Gençler bozkurt kaldırarak fotoğraf çekildiler. Çaylar geldi. Dükkân sahibi söz aldı;
''Ben HDP''liyim abla, ancak bu gençlerin dükkânımda bozkurt kaldırmasından hiç rahatsız olmadım Niye biliyor musun?'' diye sordu. ''Niye'' sorusu üzerine, ''Çünkü sen Türkiye kokuyorsun abla ve her şeyden önce adil insansın'' cevabını verdi..."
Bunu neden mi anlattım?
Anlatayım; yıllardır söylüyorum, Türkiye''nin bölünme tehlikesi, sadece askerin ve polisin verdiği bir mücadele ile ortadan kaldırılamaz. Güvenlik güçlerimizin terör örgütüne karşı verdiği mücadele işin temeli ve olmazsa olmazıdır ama sorunla ekonomik, eğitimsel ve sosyal açıdan da mücadele verilmedikçe, güneydoğu sorununun yok olması mümkün değil. Devlet, sadece güvenlik güçleri ile değil, bütün kurum ve meziyetleri ile bölgede varlığını hem terör örgütüne hem de terör örgütünün insafına terk edilmiş bölge insanına hissettirmelidir. Tabiri caizse, bölgede kadife eldiven içindeki demir yumruk olmalıdır. Bölgenin ve bölge halkının PKK terör örgütü tarafından istismar edilen sorunlarını ortadan kaldırmada kadife eldiven, PKK terör örgütünün bölgeden gölgesini kaldırmakta da o eldiven içindeki demir yumruk olduğunu göstermelidir. Maalesef ki Türkiye AKP''den önce bu sorun ile mücadeleyi tamamen askere bırakmıştı. TSK''nın yıllar süren kararlı mücadelesi sonunda terör örgütü pasifize olmuş ve AKP sıfır terörle iktidarı devralmıştı. Can çekişen PKK, AKP''nin verdiği hayat öpücüğü ile yeniden doğruldu ve terörle müzakere süreci başladı. Aslında biten terör, PKK ile müzakere edilebilmesi için hortlatıldı. Sonuç ise güneydoğunun bugünkü halidir...
Terörle edilmesi gereken bir mücadele alanı daha var ki, o da siyasi mücadeledir. Terörle siyasi mücadele, diğer alanların bir bileşeni ve askerî mücadele kadar temel olanıdır. Bu dönemde sadece PKK değil, siyasal ayağı da altın dönemini yaşadı ve TBMM''ye parti olarak girecek konuma geldi. Bunda, devletin eksikliği, zaafları ve iktidarın yanlış politikalarının yanında, "Türkiye''yi böldürmeyeceğiz" diyen milliyetçilerin de kabahati yok mu? Milliyetçiyim diyen bir partinin güneydoğuda herhangi bir il ya da illerde sadece bir milletvekili dahi olsaydı, bu durum Türkiye''nin bütünlüğüne çok büyük katkı sağlar ve bölünme tehlikesine ciddi manada ivme kaybettirirdi. Oysa bugün Türkiye''nin terörle mücadele ve güneydoğu sorununda yaşadığı en büyük sıkıntılarından biri, Türkiye''yi bölmeye endeksli bir siyaset yapan partinin, Türkiye''yi böldürmemeye endeksli bir siyaset yapan partiden daha fazla milletvekiline sahip olmasıdır. Üstüne, söz konusu İkinci partinin güneydoğuda milletvekili şöyle dursun, hatırı sayılır bir oy oranına dahi sahip olamayışıdır. Daha da dehşet verici olanı ise, bu durumun ne manaya geldiğini, ne devletin ne de siyasetin milliyetçi cenahların tam anlamıyla anlayamaması, farkına varamamasıdır. Bu farkındalık, HDP''yi "flu" görmek ile değil, bölge halkının HDP''yi neden "flu" gör(e)mediğini ve ülkeyi böldürmemekten yana olanları neden "flu" görmek zorunda kaldığı üzerine düşünmek, çareler üretmekle olur. AKP İktidarının çözüm sürecinde devletin gölgesi yerine PKK terör örgütünün gölgesine alan ve hâkimiyet kazandırması ile milliyetçilerin güneydoğumuzu siyaseten siyasal Kürtçülerin gölgesi arasına bırakması arasında bir fark yoktur.
Türkiye''de bugün ülke bütünlüğü vardır ama millet bütünlüğü yaralıdır ve kanamaya devam etmektedir. Bu bütünlüğün tesisi noktasında, en az diğer partiler kadar ülkeyi böldürmeme iddiasında olan İYİ Parti terörle mücadelenin siyasi ayağının gerçekleştirilmesi ve başarıya ulaştırılması konusunda ümit vadediyor. Zaten İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, güneydoğuya yaptığı ziyaretler ile aslında bu mücadeleyi de başlatmış oldu. Evet, milliyetçi politikaları temel alan İYİ Parti''nin Genel Başkanı Meral Akşener, iki seçenek arasına mahkûm edilmiş güneydoğu insanına üçüncü seçeneği sunarak ve "buradayız" diyerek resmen terörle mücadelenin siyasi ayağını gerçekleştiriyor. Meral Akşener''in bu ziyaretleri devam ettikçe, Muş''taki o HDP''li esnaf gibi bölge halkı kendisinin ve partisinin Türkiye koktuğunu ve millet bütünlüğünün temel dinamiklerinden olan adaleti tesis edecek adil bir insan olduğunu daha çok anlayacaktır. Tekrar hatırlatıyorum, Türkiye''nin bölünmemesi, Türkiye''yi böldürmeyeceğiz diyenlerin Diyarbakır''dan, Mardin''den, Hakkâri''den, Şırnak''tan milletvekili çıkarmasına bağlıdır...
----
Not: 20 Aralık 2017''de kaleme aldığım bu yazımı Dokuz Sütun gazetesindeki köşemde yayımlamıştım.