Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Halim Bahadır

Halim Bahadır

Yazar

Selam, ben yazarın odasına yuva yapan kumruyum…

Eşimle bir ay kadar önce şöyle sağlam, yavrularımızı büyütüp hayata hazırlayıp uçurabileceğimiz güvenli bir yer ararken, denize de yakın bir yerde bir apartmanın üçüncü katında açık bir pencere gördük. Ayaküstü bir değerlendirme yaptık. Ve yuva olabilir beklentisiyle orayı teftişe karar verdik. Ve hemen keşif kolu olarak vardık mekana. Çevreyi kolaçan ettik. Minderler, eski çantalar, birkaç tekli koltuk, ne işe yaradığını anlamadığımız başkaca eşyalar vardı odada. Anladık ki, şayet güvenlik de sağlamsa burada her yer yuva olabilirdi. Bu arada birkaç kez de evde yaşadığını düşündüğümüz adama yakalandık. Ama kötü davranmadı bize. Kovmadı. Bağırıp çağırmadı. Uçup gittik hemen tabii ki ne olur ne olmaz diye düşünerek. Odada dolaştı adam, sonra uçup konduğumuz karşı dama baktı. Bir şeyler söyledi bize, anlamadık ama tavrında sertlik, öfke sezmedik. İnsan dilinden az çok anlıyoruz artık. Belki de mutlu olmuştur. Bunu bile düşündük.

Sonra da www.gunboyugazetesi.tr adlı internet sitesinde hakkımızda kısacık da olsa bir yazı çıktığını öğrendik. Bir dostumuz haber verdi, baktık yazıya. Gururlandık elbette. Bizden sevgiyle söz ediyordu. Odasına girip yuva yapma çalışmalarımıza değinmişti. Yalnızlığını paylaştığımız için mutlu bile olmuştu, öyle anlaşılıyordu. Yazdığına göre, yuvamızı daha rahat ve çabuk yapabilmemiz için çalı çırpı da getirdiği oluyordu. Gördük çalıları ve kullandık. Sonra odaya her girişinde bizi ürkütmemek için dikkatli davrandığını, kapıyı usulca açıp kapattığını gördük. Yuvamızı zaten öyle incelikli yapmayız biz kumrular. Derme çatma bir şey işte. Yavruları büyütelim yeter. Yuva bitti ve eşimle bir kez daha değerlendirdik durumu. Ben odaya girdim ve yuvama kondum. Adam içeriye süzüldü sessizce. Usulca hareket ediyordu. Hatta epey güzel sözler de söyledi bana. Öylece baktım ona. Ve o odadan çıktıktan sonra ben de çıktım. Ve eşimle kararımızı verdik. Yuvamız burada olacaktı…

İlk yumurtayı birkaç gün sonra bıraktım yuvama. Arada bir dışarıya çıkıp geldim bu arada. Yumurtamı uzun süre yalnız bırakmadım. Ve adam yine odaya girip çıktı. Yumurtamı görünce çok heyecanlandığına tanıklık ettim birkaç kez. Sonra ikinci yumurtamı da yaptım. Adam bilmiyordu bunu ama. Çünkü ne zaman odaya girse yuvada yumurtanın üzerine oturur buluyordu beni. Bu arada odaya bir tabak içinde benim sevebileceğimi düşündüğü nevale de bırakıyordu. Su da bıraktı küçük bir kasede.

Gerçi biz kumrular eşimle nöbetleşe kuluçkaya yatarız. Dışarıda olanımız yiyecek getirir, öylece besleniriz. Aç kalmayız yani. Yine de bu inceliği yüzünden içten bir teşekkür sarkıttım kendilerine.

Bir ara dışarıda küçük bir istişare etmem gerekti eşimle. Çıktığımda girmiş odaya ve benim iki yumurtayı da görmüş. Dokunmamış ama yumurtalarıma. Muhtemelen hakkımda birkaç yazı okumuş olmalı. Zira yuvamın düşmanlarım tarafından keşfedildiğini ve artık güvende olmadığını anlar ve terk ederdim. Bunu öğrenmiş olmalıydı. Mutlu oldum tabii ki. Artık bu adama daha çok güveniyordum.

Günde en az beş kez ziyaret ediyor beni bu orta yaşlı, sakalına aklar düşmüş adam. Gece yarısından sonra da olsa arada bir tuhaf şeyler de duyuyorum ondan. Sanki birileriyle sohbet ediyor, çıkışıyor, onu öyle yapmamalıydın. Seni bunun için mi koyuyorum kitaba. Aklını başına al. Sen ne biçim karaktersin gibilerinden söyleniyor. Sanırım bir kitap yazıyor bu tuhaf adam…

Sonra odama yaklaşırken mutlaka sesler çıkarıyor, bazen şarkı mırıldanıyor, bana bilinmeyen bir dilde hitap ediyor. Amacı beni birden karşıma çıkarak ürkütmemek sanırım. Bunu anlıyorum artık. Neyse, kapıyı usulca açıyor, bir şeyler diyor bana. Bazen odanın içinde dolaşıyor. Karnımın aç olup olmadığını soruyor, yemek tabağını işaret ediyor ve yine sessizce çıkıyor odamdan.

Neredeyse on gündür kuluçkadayız. Arada eşim yatıyor, sonra ben nöbeti devralıyorum. Ayırt edemiyor bizi elbette adam. Kolay değil. Aynı gibiyiz. Ama sorun değil, ikimize de sıcak davranıyor.

Birkaç gün önce evde farklı sesler duydum. İnce bir ses tonu olan biri… Çok soru soruyor, bir an önce beni görmek istiyordu, anladığım kadarıyla. Sanırım bir insan dişisi bu dedim içimden. Onu çok merak ediyordum. Dikkatle kulak kesildim muhabbetlerine. Benden söz ettiklerini duydum. Adam kadına dikkatli olmasını, kapıyı usulca açmasını, yavaş hareket etmesini, yanıma fazla yaklaşmadan sevmesini söyledi. Kapı açıldı usulca. Genç bir kadın başını uzattı. Beni gördü. Hafiften yerimden doğrulur gibi yaptım. Pencereye de baktım o sırada. Ne olur ne olmaz, fırlayıp tüymem gerekebilirdi. Nihayetinde hiç tanımıyordum bu yeni geleni. İnsan bu, ne yapacağı belli olmazdı. Hemen güvenemem. Epeyce bir sevgi sözcüğü sıraladı kapıdan içeriye süzülürken. Sonra adam da girdi odama. Biraz dolaştılar odada, birkaç laf ettiler. Yem tabağıma, suya baktılar. Kadın yeter sanırım gibi bir şeyler söyledi. Sonra da çıktılar. Birkaç kez daha ziyaret etti beni kadın o gün. İki üç gündür sesini duymadım. Muhtemelen gitti. Ev sahibim yalnız bırakmıyor beni. Sık sık gelip vaziyetime bakıyor, halimi hatırımı soruyor, çevremde beni ve yumurtalarımı avlayacak birileri var mı yok mu kontrol ediyor…

Bu günlük bu kadar sevgili dostlar. Artık bir hafta kaldı yavrularımın yumurtadan çıkmasına. Kuluçkaya yatmaya devam. Yumurtalarımı soğutmaya gelmez! Arada bir haber veririm size; kendimden, eşimden, yavrularımdan ve beni misafir eden ev sahibimden…

Hoşça kalın. Şimdilik…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları