Artık net olarak söyleyebiliriz.
Türkiye bu haftadan itibaren, erken seçim yoluna girmiş durumdadır.
Bundan sonra tartışılacak olan, ne şekilde seçime gidileceğidir.
Mevcut yasa ile seçime gitmenin iki yolu var;
Ya Cumhurbaşkanı kendisi ile birlikte meclisi feshedecek, seçime gidecek.
Bu durumda, Erdoğan bir daha aday olamıyor.
Ya da TBMM seçim kararı alacak.
Ona da 360 milletvekilinin onayı gerekiyor.
Cumhur İttifakı'nın sayısı buna yetmiyor.
Muhalefetin desteği şart.
İşte belirsizlik ve pazarlık burada başlıyor.
Aslında bu pazarlıkların perde arkasında sürdüğünü düşünüyorum.
Daha doğrusu, sarayın istediği şartların muhalefet tarafından kabul edilmesi durumunda, şimdiye kadar erken seçim kararı çoktan alınmış olurdu.
İktidar çıkış yolu arıyor, bir türlü bulamıyor.
Siyasi bir satranç oynanıyor.
AKP kurulduğu günden itibaren, 19 yıldır en iyi yaptığı üç şeyi artık yapamaz halde.
Bitkin ve yorgun.
1-AKP artık başarı hikâyesi yazamıyor.
2-Karşısında hedef alacağı, kutuplaştıracağı bir cephe oluşturamıyor.
3-İnandırıcılığını kaybetmiş durumda, gündem belirleyemiyor.
Başarı hikâyesi yazamıyor çünkü, ortada başarı yok.
Bilbordlarda, açılış ve törenlerde yazılmaya çalışılan başarı hikâyeleri artık yeterli gelmiyor.
Son Çin Treni ve Helikopter motoru törenlerinde görüldüğü gibi, AKP artık hikâyeleri yönetmeyi dahi beceremiyor.
Karşısında hedef alacağı, kutuplaştıracağı bir cephe oluşturamıyor çünkü, muhalefet artık bu tuzağa düşmüyor.
AKP ve küçük ortağının kutuplaştırıcı üslûbuna uymuyor.
Dışarıya, meselâ 2017'de yaptığı gibi, Avrupa'ya "haçlı" diyemiyor.
Yaptırımlar sopa gibi tepemizde duruyor.
ABD'ye Biden'den çekinceler nedeni ile ses edemiyor.
Yaptığı anda, pamuk ipliğine bile bağı kalmayan ekonomik göstergelerin ne olabileceği endişesi fren yapmasına neden oluyor.
Gündem belirleyemiyor çünkü hem ülke hem de dünya gündemi ; Pandemi ve ekonomi.
Her ikisinde de başarı yok.
Dolayısı ile, iki konuda da gündem belirleyecek takati yok.
Nasıl bir yol bulunur, Meral Akşener'in çağrısını yaptığı "Memleket Masası" mı kurulur, Bahçeli manevrası mı ortaya çıkar?
Göreceğiz.
Fakat iktidar bu yükü daha fazla taşıyamaz.
Sağlık sistemi S.O.S veriyor.
Ekonomik çaresizlik, vatandaşı canından bezdiriyor, hükümet kuruş destek olamıyor, para yok.
Erdoğan ya bir yol bulacak, ya bir yol açacak.
Yoksa girdiği çıkmazda kalacak.
Erdoğan'ın yol aradığı kesin.
Ancak kendisini ve iktidarını kurtaracak yol bulamıyor.
Bulabilse, bugün seçime gidecek.
Muhalefet de bunun farkında, o nedenle bir süredir cılız bir sesle dile getirdiği erken seçim isteğini ve hamlelerini yükseltmeye başladı.
Meral Akşener, Cumartesi günü Taha Akyol ve Elif Çakır ile katıldığı televizyon programında "ben Haziran 2021'de seçim bekliyorum, olmalıdır da" dedi.
Ardından Ekrem İmamoğlu, AKP dönemi ile ilgili İstanbul Belediyesi'nde soruşturma dosyaları startını verdi.
Sonra Mansur Yavaş, Ankara Belediyesi'nde Melih Gökçek dönemindeki milyarlarca liralık yolsuzluk ve israf dosyaları ile gündeme damga vurmuştu ki;
Kemal Kılıçdaroğlu'nun müthiş bütçe konuşması geldi.
Kılıçdaroğlu konuşmasında, "aday olabileceği" imasında bulundu.
Bu ima bugünden sonra da çok tartışılacak, çok konuşulacak.
Kılıçdaroğlu'nun çıkışı olası bir baskın erken seçimde, Cumhurbaşkanlığı adaylıkları konuşulan bazı isimlere de daha bir ihtiyatlı bakış nedeni olacaktır.
Özet olarak;
Türkiye dönüşü olmayan "erken seçim" yoluna girmiştir.
Şimdi seçime nasıl gidileceği stratejileri hesaplanacak.
Araştırmalar ve Cumhur İttifakı'nın çaresizliği gösteriyor ki;
Kozlar muhalefetin elinde!
