Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Sahte doktor nasıl anlaşılır?

Tekirdağ''ın Çerkezköy ilçesindeki devlet hastanesinde doktorluk yapan 25 yaşındaki kadının aslında lise mezunu olduğu, sahte tıp diplomasıyla işe girdiği anlaşılmış ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmış.

 Devlet hastanelerindeki sağlık hizmetinden hiç memnun olmayan, her defasında itilip kakıldığını, doktor ve hemşirelerce azarlandığını belirten yaşlı bir dostla medyada yer alan bu haberi konuşurken şu ilginç değerlendirmeyi yaptı:

"Sahte doktorun aylarca orada çalışmasına rağmen dikkat çekmemesinin ardında bana kalırsa izlediği çok akılcı bir politika var.

Kadın, diğer doktorları taklit etmiştir.

 Yani muayeneye gelen hastalara surat asmış, sorularına cevap vermemiş, sert davranmış, bağırıp çağırmış, bazen onları odasından kovmuştur.

Böyle olunca kimse ondan şüphelenmemiş, hakikinin hakikisi bir doktor olduğunu zannetmişlerdir."

"İyi ama abi" dedim, "Bak sonunda yakalanmış işte... Bunu nasıl izah edeceksin?"

Gülüp şu yanıtı verdi:

"Aylar sonra kadının basireti bağlanmıştır. Gelen hastaları güler yüzle ve geçmiş olsun dileklerini belirterek karşılayıp yakından ilgilenmeye başladıysa, tedavileri için elinden geleni yaptıysa tüm dikkatleri üzerine çekmiş, meslektaşları ve hastane yönetimi tarafından ''Böyle doktor mu olur ya!'' denilerek sahte olduğuna kanaat getirilmiştir."

...  

Yaşlı dostun yorumlarını dinleyince içime bir kurt düştü.

Geçenlerde gittiğim bir devlet hastanesinde muayene olduğum doktor bana saygılı davranmış, şefkat göstermişti.

Sahte miydi acaba?

 

Seyirci harika, oyun vasat

Dünya Kupası futbol maçlarından şimdiye kadar 5''ini televizyondan izledim.

İzlenimlerim şöyle:

-Takımlarını desteklemek için çeşitli ülkelerden Katar''a gelen seyirciler adeta konserdeymiş gibi rahattılar. Takımlarına tezahürat yaparken yüzleri hep gülüyordu. Bizim seyirciler gibi, "Ölmeye ölmeye geldik, rakibi gömmeye geldik" diye öfkeyle bağırmıyor, neşeli şarkılar söyleyip eğleniyorlardı.

- Japon seyircilere Almanya maçından sonraki tavırları nedeniyle büyük saygı duydum. Maçı kazanan Japonlar bunun coşkusunu yaşadıktan sonra tribünlerden uzun süre ayrılmadılar ve her tarafı güzelce temizleyip pırıl pırıl yaptılar.  

-Futbolcular hakem kararlarına genellikle saygılıydı. Beğenmedikleri her karardan sonra hakeme itiraz etmiyorlardı. Yine futbolcular bizde sık görüldüğü üzere zaman kazanmak ya da dinlenmek için sakatlık numarası yapıp dakikalarca yerde yatmıyorlardı. Penaltı kazanmak amacıyla ceza sahası içinde artistik düşüşler sergileyenlere de rastlamadım.

-Hakemler sert oyuna hoşgörüyle bakıyorlar ancak kasıtlı sert davranışlarda düdüklerine davranıyorlardı. Bizim hakemler gibi maçı sık sık durdurmuyor, seyir keyfine zarar vermiyorlardı.

-Saha kenarında maçı izleyen teknik direktörler heyecanlıydı ve gergindi ama bu duygularını taşkınlığa götürmüyorlardı. Ve yine bizimkiler gibi sanki maç öncesinde hiç taktik vermemiş gibi sahadaki oyunculara sürekli bağırıp çağırmıyorlardı.

-Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Seyirciler harikaydı. Hakemler oyunu bölmemeye özen gösteriyorlardı. Oynanan futbol ise vasattı.  

 ...

Bunlar tabii dediğim gibi 5 maçla sınırlı izlenimler...

Bakalım önümüzdeki günlerde nelerle karşılaşacağız?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları