"Rüzgâr kırdı dalımı!"

Sözlerini Fuat Edip Baksı yazmıştı o güzel şarkının, bestesi ise Selahattin Erköse'ye aitti. O şarkının adı "Rüzgâr kırdı dalımı" idi.

"Rüzgâr kırdı dalımı / Ellerin günahı ne / Ben yitirdim yolumu / Yolların günahı ne"

Şarkının dizelerinde erken ağaran saçlardan, günahı olmayan yıllardan ve yollardan dem vuruluyordu.

Ne yolların ne yılların günahı yoktu, erken ağaran saçların sebebi de değillerdi…

Bizim dalımızı hiç bilmediğimiz, aşina olmadığımız rüzgârlar kırdı!

Hem de çok yaman kırdı!

Oysa biz Poyrazı bilirdik, Lodosu bilirdik, Karayel'i bilirdik…

Bu rüzgârlar başka rüzgârlardı…

Virüs varyantlarıyla öyle bir rüzgâr estirdi ki, ölüm rüzgârı oldu.

Sadece dalımızı kırmakla kalmadı, umutlarımızı da kırdı, yıktı geçti.

Enflasyon rüzgârı hiç görmediğimiz, bilmediğimiz yüzünü gösterdi, belimizi kırdı, dolar ve altın domino etkisi yapmanın startını verdiler.

Erken ağaran, birdenbire aklar doluşan saç ne yapsın?

Var mı ak düşen saçların bir taksiri, günahı?

 

*****

Rüzgârın kırdığı dallar ne bitiyor ne tükeniyor!

Meltem rüzgârı değil bu esen…

Meltem diye algılayanlar…

Meltemdir diyenler…

Rüzgârları karıştıranlar…

Karıştırmış gibi yapanlar yok mu?

Senin rüzgârın sana, benim rüzgârım bana diyenler az mı?

Kırılan kimin dalı?

Çöken kimin çatısı?

Ya rüzgârın alıp götürdükleri, savurdukları, kaldırıp yere vurdukları, paramparça ettikleri!

 

*****

Neden mi saçlarımız beyazlanmış?

Nedeni belli! Nedeni ortada! Nedeni meydanda!

Ak saçlar üzerine ne kadar şarkı varsa, şiir varsa ezberledik! Efkârlı günlerimizin tesellisi olur diye hem dinledik hem söyledik!

Ak düşen saçlarımızın hikayesini bir ben bilirim, bir de Allah diyen bizden başkası değil!

2018 Ağustos ayı ortalarından beri ak düşmeyen saç mı kaldı insanlarda?

O günlerde başlamıştı deli - dolu esen rüzgârlar!

O günlerde başlamıştı eğilen - bükülen, çatırdayan, kırılmaya yüz tutan, esneyen dallar!

Virüsün 2020 yılının Mart başında, Mart ortalarında her şeyi alt üst etmesiyle tarumar olmadık mı?

Ne rüzgârdı o öyle, enflasyonla karışık esmeye başlayan…

Kırdı geçirdi, yıktı attı gönüllerimizi, hanelerimizi, koparırcasına aldı gitti sevdiklerimizi!

 

*****

Rüzgâr bizi önüne kattı katalı kırmadık dal bırakmadı!

Hem manen hem madden…

Ne yılların ne yolların günahı yoktu.

Günah; günah keçisi misali döndü dolaştı bize kaldı.

Bizim günahımız ne?

Sevmek mi, inanmak mı, güvenmek mi?

Bizim dalımızı, kolumuzu-kanadımızı kıran, keşke sadece rüzgâr olsaydı.

Tamiri zor, tamiri imkânsız bir şekilde kırıldık kaldık!

Bizi kıranlara da, anlamayanlara da, anlamamakta ısrar edenlere de

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları