Tarih: 28 Şubat 1986

Yer: Stockholm

İsveç Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Olof Palme, eşi Lisbet Palme''yle sinemaya gitmişti.

Gece 11 dolaylarında sinemadan çıkıp yanlarında hiç koruma olmadan yürüyerek evlerine dönerlerken silahlı bir kişinin saldırısına uğradılar.

Lisbet Palme yaralanırken Olof Palme olay yerinde yaşamını yitirdi.

59 yaşındaki başbakanın kaybı gerek ülkesinde gerek az gelişmiş ülkelerde büyük üzüntü yarattı.

Görevi süresince emeğiyle geçinenlerin yaşam standartlarını yükseltmesi, sağlık ve sosyal yardım hizmetlerinde iyileştirmeler yapması, kraliyete ait bazı yetkileri kaldırması, okul öncesi eğitime bütçeden büyük kaynak ayırması, cinsiyet eşitsizliğine karşı etkin düzenlemelere gitmesi icraatlarından sadece birkaçıydı.

Sözünü hiç sakınmayan, dobra dobra konuşan biriydi. Vietnam savaşındaki acımasız tutumu nedeniyle Amerikalıları Nazilere benzetmiş, İspanya''daki General Franco yönetiminden "Tanrının belası katiller" diye söz etmişti. Sovyetler Birliği''ne karşı da soğuktu. Çekoslovakya''nın işgaline sert sözlerle karşı çıkmış, bu rejimin kendi ülkesi için de dünya için de sakıncalı olduğunu ifade etmişti.

Gönlünde silahların sustuğu, herkesin insanca yaşadığı bir dünya yatmaktaydı.

...

Olof Palme''nin bizim açımızdan önemi ise ülkesinde yuvalanan PKK''lılarla sıkı şekilde mücadeleye girişmesi ve onları net bir biçimde terör örgütü olarak nitelendirmesiydi.

Yaşasaydı muhtemelen PKK''nın istediği gibi at koşturan, siyaseti de etkileyen bir güç olmasını engelleyecek ve onları ülkeyi terk etmeye zorlayacaktı.

Suikasta kurban gitmesinin ardından şüpheli görülenler arasında PKK terör örgütü de yer aldı. Ama üzerlerine fazla gidilmedi ya da gidilemedi.

Olayın zanlısı olarak bir kişi yakalandı, cezaevine konuldu. Sonradan bu kişinin masum olduğu anlaşıldı. 34 yıl sonra yani 2020 yılında ise Stockholm Savcısı, "Cinayeti işleyen Stig Engström''dür. Ne var ki öldüğü için dosyayı kapatıyoruz" dedi.

...

Olof Palme''nin ölümünün ardından iktidara gelenler ne yazık ki PKK''yı terör örgütü olarak görmediler, onların sayısının ülkede giderek artmasına ve seçimlerde sonucu etkileyecek bir noktaya gelmesine seyirci kaldılar.

İsveçli siyasetçiler bugün büyük bir dram yaşıyorlar.

PKK''nın kendileri için yarattığı tehlikeyi görmelerine karşın üzerlerine gidemiyorlar.

...

Peki, sonuçta ne olur?

Bana kalırsa İsveç, terör örgütüyle ilgili Türkiye''nin taleplerinin büyük bölümünü karşılamayacak.

Bu konuda ABD''ye güveniyor.

ABD, Suriye ve Irak''ta sarmaş dolaş olduğu PKK''lıların Avrupa''da üzülmelerini, hele de hapse atılmak üzere Türkiye''ye iade edilmelerini kesinlikle istemez.

Bunun için doğrudan ya da dolaylı şantajlar yapacak bize.

Nitekim kimi yabancı gazetelerde, "ABD, F-16''ların Türkiye''ye satışını, İsveç''in NATO üyeliğine engel olunmaması koşuluna bağlayacak" şeklinde haberler çıkmaya başladı.

Bizim iktidar da bir süre daha İsveç''ten teröristleri istemeyi sürdürecek ama son toplamda ABD''nin ve NATO''nun daha da güçlenmesini isteyen Avrupalı devletlerin baskılarına dayanamayarak İsveç''e istediği NATO''ya üyelik vizesini verecek.