Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Pimi çekilmiş bombalar

Bir genç kadının, hiç tanımadığı bir kişi tarafından samuray kılıcıyla öldürülmesi hepimizin yüreğini dağladı.

Katilin şizofreni hastası olduğu, ancak yıllardır tedaviyi ihmal ettiği, ilaçlarını almadığı belirtiliyor.

Psikiyatri uzmanlarının söylediğine göre, şizofrenler genellikle gerçekle hayal dünyasını ayırt edemiyor, mantıksal düşünemiyor. Normal duygusal tepkiler veremedikleri ve toplumsal kurallara uyamadıkları da biliniyor.

Bu kişilerin mutlaka tedavi altında olması gerekiyor. Hastalık tamamen iyileşmiyor, ama doğru tedaviyle kontrol altında tutulabiliyor.

 

...

 

Akla şu sorular gelebilir:

Türkiye'de kaç şizofreni hastası var ve bunların ne kadarı tedavi görüyor?

Biraz araştırdım.

Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre, dünyada 50 milyon, Türkiye'de ise 600 bin şizofreni hastası var.

Peki, Türkiye'deki hastalar tedavi altında mı?

Bunlardan birkaç bini akıl hastanelerinde ve psikiyatri kliniklerinde tedavi görüyor. Verilen ilaçları ailesinin kontrolünde düzenli şekilde kullanıp yaşamını normal sayılabilecek şekilde sürdüren şizofrenler de var.

Ama ne yazık ki yüz binlerce şizofren de tedavi görmeden aramızda dolaşıyor.  

İşte, samuray kılıcıyla ortaya çıkıp gencecik bir kadını hayattan koparan da, kendisine teşhis konulmasına karşın yazılan ilaçları düzenli almayan biri.

 

...

 

Sağlık Bakanlığı'nın şizofreni hastalarının belirlenmesi ve tedavileri konularında daha özenli çalışması gerekiyor.

Çünkü onlar samuray kılıçlı olayda gördüğümüz gibi pimi çekilmiş bombalar olarak aramızda dolaşıyor.

...

 

Son bir not:

2019 yılında yine bir şizofreni olayıyla sarsılmıştık.

İzmir'de üniversite öğrencisi bir şizofren, siyanür karıştırdığı limonatayı anne ve babasına ikram etmiş ve onların ölümüne yol açmıştı.

Başta kadın cinayetleri olmak üzere tüm cinayetlerde şizofreni hastalığının payı nedir?

Bu da yanıt aramaya değer bir soru tabii.

 

+

 

KORONA DAVASI

 

Korona salgını nedeniyle yakınlarını kaybeden bazı İtalyanlar, kamu kurumları hakkında tazminat davaları açıyorlar.

Verilen dava dilekçelerinde yazılanları şöyle özetlemek mümkün:

*) Çok sevdiğimiz, birlikte yaşadığımız, hayatı paylaştığımız yakınımızı korona hastalığına kurban verdik.

*) Kamu kurumları, salgının kontrol altına alınıp ölümlerin önlenmesi için daha dikkatli davranabilir, daha sıkı önlemler alabilirdi.

*) Örneğin, aşılama çalışmaları yeterli hızda yapılmadı. Aşı olmayanları zorlayıcı girişimlerde bulunulmadı.

*) Yine, hastalananların ve temaslılarının izole edilmesi konusunda da gerekli duyarlılık gösterilmedi.

*) Uzmanlar sık sık virüsün yayılma olasılığının fazla olduğu kapalı ortamlarda çok sayıda kişinin bir arada bulunmaması gerektiğini hatırlatarak uyarılarda bulundular. Ne var ki bunun sağlanması için ilgili kurumlar üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmedi.

*) Tüm bu gerekçelerle salgında hayatını kaybedenlerin sorumluluğu, görevlerini doğru düzgün yapmayan, ihmal eden, savsaklayan kamu kurumlarının üzerindedir.

*) Bir hukuk devleti, yapılan yanlışlar ve zamanında alınmayan önlemler nedeniyle ortaya çıkan ölümlerin ve diğer kayıpların hesabını sormak zorundadır.

*) Davamız, salgında yaygın ölümlere yol açan sorumluların bulunup hak ettikleri cezalara çarptırılmasına yöneliktir.

 

 ...

 

Koronavirüs salgını yüzünden dünyada ölenlerin sayısı 5 milyonu aştı.

Bizde de bugüne kadar salgına 70 binden fazla kurban verdik.

Acaba, İtalyanların açtığı davalar bizde ve diğer ülkelerde benzer davaların açılmasına neden olur mu?

Bilmiyorum.

Bekleyip göreceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları