Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Özeren

Levent Özeren

Yazar

Pandemi ve kahvehaneler

Dünya'yı ve ülkemizi 2020 başından itibaren kasıp kavuran pandemi salgını, yaz aylarında düşüş eğilimi göstermesi ile birlikte, tedbirlerin gevşetilmesi ve soğuk kış mevsimi başlangıcıyla yeniden hayatımızı esir almış durumda.

Geçtiğimiz hafta yeniden tedbir önlemleri açıklandı. Bu hafta da ek tedbirlerin alınması bekleniyor.

Geçtiğimiz gün bir kahvehane sahibi arkadaşım aradı.

Söyledikleri ve tespitleri ilginç geldi. Biraz üzerinde düşünüp araştırma gereği duydum.

Pandemi nedeni ile alınan tedbirlerin en başında, kahvehanelerin kapatılması geldi.

AVM'ler açıkken, camilerde ibadete devam edilirken, mitinglere kongrelere yasak getirilmemişken, hatta ilk zamanlarda maçlara bile seyirci alınmaya devam edilirken, neden tedbir olarak ilk alka gelen kahvehanelerin kapatılması oluyor?

Önce sayısal bir tespitte bulunalım;

Türkiye'de yaklaşık olarak 450.000 civarında kahvehane olduğu biliniyor.

Her bir kahvehanenin ortalama 40 müşterisi olduğunu farz edelim.

Kabaca yapılan bir hesapta bile, en az 20 Milyon gibi büyük bir nüfusu kapsadığı görülüyor.

Kahvehanelerin daha çok "taşra" olarak nitelendirilebilecek, gelir düzeyi ortalamanın altında olan kesimlerde yaygın olduğu da biliniyor.

Büyükşehirlerde de kent merkezine uzak mahallelerde yoğunlaştıkları görülüyor.

Merkezlerde kahvehanelerin yerini kafeler, barlar, diskotekler ve nargile kafeler almış durumda.

Kahvehane müşterilerini seçmen bazında düşündüğümüz zaman ise eğitim ve gelir düzeyini göz önüne aldığımızda, AKP'ye oy veren bireylerin çoğunlukta olduğu olasılığı, sanırım yanlış bir düşünce olmaz.

Kahvehane kültürünün doğuşu Osmanlı döneminde 16. yüzyılda gerçekleştiği tarih kitaplarında belirtiliyor.

Tarih içinde, devlet yöneticilerinin kahvehanelerden rahatsızlık duydukları, yasakladıkları bazen de yıktıkları kaynaklarda ifade ediliyor.

Örneğin; Doç. Dr. M. Cengiz Yıldız "Kahvehane Kültürü" adlı kitabında şöyle kaleme almış:

"Kahvehaneler 16.yüzyılda ortaya çıkmış ve çok kısa bir sürede yaygınlık kazanmış mekanlar olarak dikkat çekmektedir. Kahve bitkisinden yapılan içeceği içme, kahvehanelerde öncelikli amaç gibi görünse de bu amacın daha sonraları ikincil bir konuma düştüğü ve sohbet etme/hoşça vakit geçirme anlayışının ön plana çıktığı görülmektedir.

Aslında kahvehaneler ortaya çıktıkları tarihten itibaren uzun bir süre toplumdaki aktivitelerin merkezi gibi işlem görmüşlerdir. Sohbet etmenin yanı sıra musiki dinlenilmesi, şiir ve kitap kaleme alınması ve okunması, aydınların tartışma mekânı olması, birtakım eğlencelerin düzenlenmesi vs. dikkat çeken aktivitelerden sayılabilir. Değişim her alanda olduğu gibi kahvehanelerin fonksiyonlarında da olmuş ve bu değişim sonunda kahvehanelerin bazı fonksiyonları ortadan kalkarken, yeni bir takım fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Bu mekânlar bazı dönemler sapma hareketinin merkezleri gibi algılanmış ve yönetimlerce yıktırılmış, bazı dönemlerde ise, üst düzeydeki devlet adamlarının ve entelektüellerin en gözde uğrak yeri olmuşlardır."

Bir başka örnekte Cemal Gürlek, kahvehanelerin kültürü ile ilgili makalesinde şunları yazıyor:

"Her ne kadar günümüzde önemini ve genel olarak işlevini yitirse de kahvehaneler ortaya çıktıkları ilk günden beri halkın toplandığı, kahve içmenin yanında sanattan siyasete pek çok konuyu konuştuğu sanatçıların, edebiyatçıların, bilim adamlarının ve halkın her tabakasından insanın, günün belli saatlerinde mutlaka uğradığı mekânlar oldular.

İlk ortaya çıktıkları dönemden itibaren, milletin bir araya gelip sohbet etmeleri ve bu sohbetlerde lafın dönüp dolaşıp devlet yönetiminin ve yöneticilerinin eleştirilmesine gelmesi, devleti yönetenler tarafından hiçbir zaman hoş karşılanmadı.

Bu sebepten kahvehaneler sürekli olarak yasaklandı, kapatıldı hatta kahvehaneciler idam edildi."

Pandemi tedbiri olarak ilk akla gelen yasaklamanın "kahvehanelerin kapatılması" olmasının, iktidarın içinden çıkılması zor hale gelen ekonomik durumun topluma yansıması nedeni ile konuşulmasının, insanların birbirini etkilemesinin önüne geçmek amacı taşıyabileceği, ister istemez akıllara geliyor.

Tarih de bu düşünceyi teyit etmiyor mu?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları