Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Örnek çok, uyan yok

Ülkemizde her gün koronavirüs kaynaklı 200 dolayında ölüm olduğu halde salgınla mücadele neredeyse oluruna bırakıldı.

Oysa Avusturya'daki gibi aşı yaptırmayanlara sokağa çıkma kısıtlaması getirilse bir anda çok şey değişebilir, yüz binlerce aşısız kişi hastanelere, aile hekimliklerine koşmaya başlardı.

Yine Almanya'da olduğu gibi aşılarını tamamlamamış olanlar kafe, restoran, müze gibi yerlere alınmasa aşıya karşı direnç önemli ölçüde kırılırdı.

İtalya'nın yaptığı gibi tüm taksi şoförlerine aşı karnesi zorunluluğu konulsa ve taksiye binecek olanlardan da aşı karnesi aransa aşı karşıtlarına ağır bir darbe indirilirdi.

Fransa'nın uyguladığı gibi aşısızlara konser, sinema ve tiyatro salonları yasaklansa, otobüs, tren ve uçaklara binmelerine engel olunsa aşılamada rekor sayılara ulaşılırdı.

...

Salgınla ilgili haritalar yayınlamak, illerde yüz bin kişiye düşen vaka sayılarını hesaplamak, "Maske, mesafeye ve kişisel hijyene dikkat" tweetleri atmakla bu işin sonunun gelmeyeceği net biçimde görülüyor.

Hadi Avrupa'yı hukuk, demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi konularda örnek almıyoruz. Hiç olmazsa her gün 200 canımızı hayattan koparan salgınla mücadele konusunda örnek alsak olmaz mı?

+  

SAVCI MI, HÂKİM Mİ HAKLI?

 

İki çocuğa istismarda bulunulduğu gerekçesiyle açılan "Elmalı Davası"nda savcı, anne ve üvey baba hakkında 70'er yıl, dayı için ise 30 yıl hapis isteminde bulundu, ama mahkeme üç sanığı da beraat ettirdi.

İlginç bir durum değil mi?

Ya savcı ya hâkim haklı...

İkisi birden haklı olamaz.

Savcı, haklarında ciddi delillere ulaştığını düşünmüş olmalı ki sanıklar için ağır hapis cezaları istiyor.

Hâkim, savcının iddianamesinin hiçbir anlam ifade etmediğini düşünmüş olmalı ki üçünü de beraat ettiriyor.

Bana kalırsa, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun konuya eğilmesi gerekiyor.

+

YA SONUÇ BÖYLE ÇIKARSA...

 

Erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanlığını Millet İttifakı'nın adayı kazanırsa, ama Meclis'te Cumhur İttifakı'nın iki partisi çoğunluğu sağlarsa ne olur?

Seçim sonrası için yapılan hesaplarda bunun da olabileceği düşünülüp önlemlerin buna göre alınmasında yarar var.

Bakın, birçok büyük ilde belediye başkanlıklarını CHP'li adaylar kazanmasına karşın belediye meclislerinde Ak Parti ve MHP'li üyeler çoğunluğu elde etti.

Bunun sonucu ortaya tuhaf bir tablo çıktı:

Belediye başkanlarının yapmak istedikleri icraatlar çoğu kez meclis üyelerinin oylarıyla reddediliyor.

Aynı şey seçim sonrası Cumhurbaşkanlığı ile Parlamento arasında yaşanırsa ciddi bir krize neden olur.

Peki, bunu önlemek için ne yapılabilir?

Millet İttifakı partileri sadece başkanlık seçiminde değil milletvekili seçiminde de işbirliği yapabilir, örneğin bazı illerde ayrı ayrı seçime girmek yerine bir partinin seçime katılmasını sağlayabilirler.

+

DEĞİŞİMİN YARARI

 

Hollanda'ya 6-1 yenildikten sonra Milli Futbol Takımımız'da önemli bir değişiklik yapıldı, yenilginin sorumlusu görülen Teknik Direktör Şenol Güneş gönderildi, yerine Stefan Kuntz getirildi.

Bu değişim takımda yeni bir rüzgâr yarattı ve ardı ardına alınan iyi sonuçlarla Dünya Kupası'na katılma defterini kapatmamız önlendi, play-off'ta mücadele etmemizin yolu açıldı.

Yani değişim bazen çok hayırlı sonuçlar doğurabiliyor.

Dilerim, Milli Takım'ımızı düze çıkaran değişiklik gibi ilk seçimde ülkemizi de düze çıkaracak bir değişiklik yaşanır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları