23 Haziran'dan sonra muhalefete özgüven geldi...

Artık insanlar "seçim"le bir şeylerin değişebileceğini gördü.

Muhalefetin bundan sonraki seçimlerde elde ettiği başarıyı hem devam ettirmek hem de daha fazla yükseltmek gibi amacı varsa, attığı her adıma dikkat etmek gibi bir mecburiyeti var.

AKP'li belediyelerden 'torpil' haberlerine alışkınız. Hiçbir habere şaşırmıyoruz.

Yandaşlar arasında ihale paylaşımı, bankamatik memurları, usulsüz işe alımlar vs...

Ne yazık ki nepotizm izlerini bazı CHP'li belediyelerde de gördük.

Oysa ki İmamoğlu ve Yavaş göreve gelir gelmez ihaleleri canlı yayınladı.

Şeffaflık dedi...

Halk izlesin, görsün.

"İsraf ve tasarruf" anahtar kelimemiz dedi.

Gereksiz makam araçları kaldırıldı.

Mansur Yavaş sadece 100 günde 136 milyon TL bütçe fazlası verdi...

AKP'li belediyelere ders vermeye devam ederken, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden bazı CHP'li belediye başkanlarının yakınlarını işe aldığı haberleri ortaya çıktı.

CHP elbette bu isimlere gerekli tavrı gösterdi.

Ama çok çok dikkat etmesi gerektiğinin de sinyalini aldı...

Önümüzdeki genel seçimlerden muhalefet iyi bir netice almak istiyorsa, yereldeki kazanımlarını iyi değerlendirmek zorunda.

Elbette ki genel seçimler için tek belirleyici etken belediyelerdeki faaliyetler olmayacak ama insanlara somut bir şeyler gösterebilmek adına fırsat olarak bakılmalı.

"Biz İstanbul'da, Ankara'da böyle çalıştık yarın iktidara gelirsek Bayburt için de Ağrı için de güzel işler yapacağız" demek için fırsat...

Henüz her şey çok güzel olmadı!

Yolun çok daha başı...

5 yıl var... 5 yıl içinde verilen sözler yerine getirilmeli, bir saniye boş durulmamalı.

Hele hele güzel işler yapılırken, üç kuruşun derdine düşenleri parti asla ama asla affetmemeli.

Sabah akşam Erdoğan'ı eleştirip; çocuklar, yeğenler, eşler, akrabalar başkan yardımcısı yapılmamalı.

"Yanlış bizim yanlışımız" deyip üstü örtülmemeli... Aksine üzerine gidilmeli, hesap sorulmalı!