Güney Kore, Covid-19 salgınından en az etkilenen ülkelerden biri.

50 milyonu aşan nüfusuna karşın salgın nedeniyle şimdiye kadar sadece 120 kişi hayatını kaybetmiş.

Deutsche Welle'den Alexander Freund, bu başarının sırrını araştırmış.

Şöyle anlatıyor yazısında:

- Sokağa çıkma yasağı ve seyahat kısıtlamasına hiç başvurulmadı. Ama virüs bulaşan kişilerin karantinaya girmesi konusunda çok duyarlı davranılıyor.

- Karantina kurallarına uymayanlara 2 bin 500 dolar ceza veriliyor. Önümüzdeki günlerde kabul edilmesi beklenen bir yasa, para cezasının 3 katına çıkarılmasını, ayrıca 1 yıl hapis cezası verilmesini öngörüyor.

- Karantinaya alınanların evlerinde kalmaları sıkı şekilde takip ediliyor, cep telefonlarının sinyalleri ile kredi kartı harcamalarına bile bakılıyor.

- Hastalık tespit edilenlerin yakın çevresinde olan kişilere de bilgi veriliyor, onların da test yaptırması sağlanıyor.

- Test uygulaması çok yaygın. Kentlerin çeşitli yerlerine kurulan çadırlara isteyenler gidip ücretsiz test yaptırabiliyor.

*

Evet, Güney Kore'nin başarısının arkasında neler olduğunu görünce, bizde salgının bir türlü kontrol altına alınmamasının nedenleri de çıkıyor ortaya.

Bunları şu şekilde özetlemek mümkün:

- Bizde test sayısı bir türlü istenen düzeye ulaşamadı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Günde 200 binden fazla test yapabiliriz" demesine karşın test sayısı son günlerde 120 bin-130 bin aralığında seyrediyor.

- İnsanların karantina kurallarına uyması bir türlü sağlanamıyor. Karantinada olması gerekirken otobüs şoförlüğü yapmayı sürdürenlere bile rastladık geçtiğimiz günlerde.

- Karantinaya uymayanlara, maske takmayanlara, mesafeye uymayanlara, kapalı olması gereken işyerlerini açanlara verilen cezalar caydırıcı olmaktan uzak.

- Cezaların peşin tahsil edilmemesi, hiç olmazsa bir-iki hafta içinde ödenmesinin zorunlu tutulmaması, "İleride bunlar nasıl olsa affa girer" beklentisi yaratıyor, aynı kişilerin sık sık ihlal yapmasına neden oluyor.

*

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Covid-19 salgınıyla mücadelede Güney Kore'den esinlenerek yeni önlemler alınması gerekiyor.

Karantinaya uymayanlara hapis cezası verilse bir kişi bile evini terk edebilir mi?

Para cezalarının birkaç hafta içinde ödenmesi gerekse, maske takmama ısrarı bugünkü gibi sürebilir mi?

"Yüzen diskotekler"e kamu adına el konulsa, gemiler, tekneler, yatlar böyle işlerde kullanılabilir mi?

*

Yunanistan Bize

Saldırabilir mi?

Uluslararası anlaşmalara göre, silahsız olması gereken adaları silahlandırıyorlar, Akdeniz ve Ege'de tahrik edici davranışlara girişiyorlar, Kıbrıs'ta yeni arayışlara yöneliyorlar.

Yunanistan ne yapmak istiyor?

Bize saldırmaya cesaret edebilir mi?

Bu konuda yorumlarını okuduğum ve dinlediğim uzmanların söylediklerinden çıkardığım sonuçları şöyle ifade edebilirim:

Türkiye'nin denizlerde haklarını korumaya çalışması, Rusya ve Çin'le çeşitli alanlarda ilişkilerini geliştirmesi, ABD ile bazı AB ülkelerde ciddi rahatsızlığa yol açıyor.

Bunun sonucunda Yunanistan'ı silahlandırarak, bir nevi fedai konumuna sokuyor, böylece bizi "yola getirmeye" uğraşıyorlar.

*

Peki, bu hesap tutar mı?

Hiç sanmıyorum.

Askeri ve ekonomik güç bakımından bugünle kıyaslanamayacak yıllarda bile (1919-1922), kimi büyük devletlerin isteğiyle topraklarımıza saldıran Yunanistan'a ağır dersler vermiştik.

1974'de Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaşananlar da daha dün gibi. 

Bir çılgınlığa girişmeleri halinde Yunanistan'a ve onun destekçilerine karşı bunları bugün de pekâlâ yapabiliriz.