Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı için "Hiçbir faninin reddedemeyeceği bir yüce makam" demişti.
Haklı olabilir.
Ama tarihe baktığımızda o yüce makamın oturanlara pek de uğurlu gelmediğini görüyoruz:
-İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, Latife Hanım'dan Cumhurbaşkanı iken ayrıldı. Siroz hastalığına Cumhurbaşkanı iken yakalandı. Yaşamını Cumhurbaşkanı iken yitirdi.
-İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye'yi de etkileyen ağır koşulları altında görev yaptı. 1950 seçiminde DP karşısında yenildi.
-Celal Bayar, 10 yıl süren cumhurbaşkanlığından 1960 askerî darbesiyle düşürüldü. Yassıada Mahkemesi'nde idama mahkûm oldu. Yaşının ileri olması nedeniyle son anda kurtuldu.
-Cemal Gürsel, Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında ağır bir rahatsızlık geçirdi, komaya girdi. Bir sağlık kuruluşunun raporuyla görevden alındı. 6 ay sonra da yaşama veda etti.
-Cevdet Sunay, darbe yapmak isteyen askerlerle Meclis arasında kaldı. Sıkıntılı bir Cumhurbaşkanlığı dönemi geçirdi.
-Fahri Korutürk, Türkiye'de sokakta kanlı çatışmaların yaşandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı idi. Görevden ayrılmasından kısa bir süre sonra 12 Eylül darbesi oldu.
-Kenan Evren, darbe yapıp devletin başına geçtikten yıllar sonra yargılanıp müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yaşı ve hastalığı nedeniyle cezaevine girmedi, hastanede öldü.
-Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığı görevini sadece 3 yıl 5 ay yapabildi. Geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
-Süleyman Demirel, siyasi kavgaların kızıştığı, darbe hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde Cumhurbaşkanı oldu. Gergin, sıkıntılı bir dönem geçirdi.
- Ahmet Necdet Sezer döneminde Türkiye en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşadı. DSP-ANAP-MHP Koalisyon Hükümetiyle olduğu kadar ondan sonra gelen Ak Parti Hükümeti'yle de yıldızı hiç barışmadı.
-Abdullah Gül, tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmadığı gerekçesiyle muhalefetin sert eleştirilerine hedef oldu. Buna karşın kendisini o makama seçen Ak Parti ile de arası bozuldu. Görev süresi bittikten sonra partisine dönemedi, yeni siyasi arayışlara yöneldi.
-Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz 2016'da devlet içine örgütlenmiş bir terör örgütünün düzenlediği darbe girişimine hedef oldu, öldürülmek istendi. Döneminde 105 bin kişinin öldüğü korona salgını ve 50 bin kişinin öldüğü Kahramanmaraş merkezli deprem ve büyük bir ekonomik kriz yaşandı.
BİR SİYASİ TEZ ÇÖKTÜ
DP'nin 1950'de CHP iktidarını devirmesinin ardında İkinci Dünya Savaşı yıllarında halkın içine düştüğü ekonomik sıkıntıların baskın rolü vardı.
1965'te rakiplerine fark atarak iktidara gelen AP'nin 1970'li yıllardaki seçimlerde eski başarılarını bir türlü yakalayamamasının nedeni, tek başına iktidarının son yıllarında enflasyonu bir türlü dizginleyemeyişiydi.
1980 askerî darbesinden sonra 1983'de yapılan seçimi açık ara önde tamamlayan ANAP'ın, 1990'lı yıllarda gerilemesi ve sonuçta dağılması halkın içine düştüğü ekonomik sıkıntılar yüzündendi.
1999'da DSP öncülüğünde kurulan koalisyon hükümetinin 2002 seçiminde ağır bir yenilgiye uğraması ve koalisyon ortağı partilerin baraj altında kalmasının ardında yine yüksek enflasyonlu ekonomik kriz yatıyordu.
14 Mayıs 2023'te yapılan seçimde de benzer bir tablonun çıkacağı, yüksek enflasyon, geçim sıkıntısı ve işsizliğin iktidar partisine pahalıya patlayacağı sanılıyordu.
Milletvekili seçiminde ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda ortaya çıkan sonuç "iktidarı boş tencere belirler" tezinin her zaman için doğru olmadığını ortaya koydu.
