Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Norveç usulü hukuk dersi

Önce, Alman Haber Ajansı dpa'nın geçtiği haberi özetleyeyim:

Norveç Başbakanı Ema Solberg, geçtiğimiz günlerde yakın aile üyeleri ve bazı arkadaşlarıyla yemekte buluşmuş. Ama bu yemeğe katılanların sayısı 10'u aşıyormuş.

Oysa Norveç'te koronavirüs önlemleri çerçevesinde 10'dan fazla kişinin bir araya gelmesi yasakmış.

Bunun üzerine Norveç Emniyet teşkilatı, yasağı deldiği gerekçesiyle Başbakan hakkında inceleme başlatmış.

Başbakan, kurallara uymadığı için çok üzgün olduğunu belirtip kamuoyundan özür dilemiş.

 

*

Şimdi gelelim yorumuma:

Bizde yasaklara rağmen yüzlerce kişi, açılış törenlerinde ve parti toplantılarında bir araya gelir ama emniyet teşkilatımız bırakın bu toplantıları düzenleyen kişiler hakkında inceleme başlatmayı, böyle bir şeyi aklının ucundan dahi geçirmez.

Bunun nedeni galiba demokrasi ve hukuk anlayışımızdır, ülkedeki genel siyasi iklimdir.

   

OKUMADAN MI İMZALANDI?

 

2014 yılında imzaladığımız İstanbul Sözleşmesi'nden çekildik.

Çekilme nedeni olarak, sözleşmedeki kimi maddelerin geleneklerimize, Türk aile yapısına uymadığı, eşcinselliği ve evlilik dışı ilişkileri mazur gösterdiği iddia ediliyor.

Bu iddiaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışılabilir elbette.

Ama benim esas hayret ettiğim şey şu:

Bu sözleşmeye imza atanlar, çekilme kararını da verenler.

Yani, aradan geçen 7 yılda iktidar değişmedi, aynı yönetim var işbaşında.

Acaba imza atarken metni okumadılar mı?

Şayet okudularsa hangi maddenin ne anlama geldiğini anlamadılar mı?

 

ÖTENAZİ SORUNU

 

Ötenaziyi, yani "Ben ağır hastayım. Ölmek istiyorum" diyen kişinin, görevlendirilen resmi ya da özel bir kurumca ilaç verilerek öldürülmesini yasal hale getiren ülkelerin sayısı artıyor.

Son olarak geçtiğimiz hafta İspanya Meclisi ötenaziyi kabul etti.

 

*

 

Üzerinde ciddi ciddi durulması, uzun uzun tartışılması gereken bir sorun bu.

Öyle anlaşılıyor ki, bazı gelişmiş ülkelere yüz binlerce yaşlı vatandaşını koronavirüsten kaybetmek yetmemiş.

Daha çok yaşlı ölsün istiyorlar.

Bu, yaşlıları yük olarak görmenin, onlara yapılacak sağlık harcamalarını gereksiz bulmanın ayıplı sonucu.

Yaşlı kişi ağır hastaysa, iyileşme imkanı yoksa, acı çekiyorsa; bunun çaresi, kendi isteğiyle de olsa onu öldürmek midir, yoksa eceliyle ölünceye kadar tıbben desteklemeye devam etmek midir?

 

*

 

Tabii, şu sorulara da doğru yanıtlar verilmesi gerekir:

1- Yaşlı kişi acaba depresyon geçirdiği, ruhen intihar potasına girdiği için mi ötenazi istemektedir? Eğer öyleyse onu öldürmek değil depresyon tedavisine almak gerekmez mi?

2- Bir hastanın iyileşmesi imkansız hastalığa yakalandığını kesin şekilde söylemek mümkün müdür?

Tıp insanlarının teşhis ve tedavi konularında ne kadar yanıldıklarına çeşitli örneklerle sık sık tanık olmuyor muyuz?

3- "Ağır hasta" diye birini yoğun bakımda yaşatmaya çalışmamak, kendi istedi diye ölüm vizesini vermek, tıpta doğabilecek yeni tedavi olanaklarını hiç hesaba katmamak değil midir?

Diyelim ki, daha bir yıl yaşayacak hasta ötenazi istedi diye öldürüldü. Ama ölümden altı ay sonra o hastalığın çaresi bulundu. Bu durumda öldürme eylemi cinayet sayılmaz mı? 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları